Examples of using "Eccellente" in a sentence and their turkish translations:
Mükemmel!
Mükemmeldin.
Bu mükemmel.
Mükemmel bir aşçısın.
Mükemmel bir aşçısın.
- Bando mükemmel.
- Grup mükemmel.
- Bu mükemmel bir düşünce!
- O mükemmel bir fikir.
Bu mükemmel.
O mükemmeldi.
Benim mükemmel bir öğretmenim vardı!
Tom mükemmel bir sürücü.
Fransızcan mükemmel.
Telaffuzun mükemmel.
Planınız mükemmel.
O mükemmel bir vuruştu.
Oyun mükemmeldi.
O, İngilizcede mükemmeldir.
O mükemmel bir konuşmacıdır.
Bunun mükemmel olduğunu düşündüm.
O mükemmel haber.
O mükemmel bir müzisyendir.
O mükemmel bir makaleydi.
Tom mükemmel.
Bu mükemmel bir fikir gibi görünüyor.
Ne mükemmel bir fikir!
- Bu muhteşem bir resim.
- Bu harika bir resim.
Tom mükemmel bir konuşmacı.
Tom mükemmel bir öğretmen.
Tom mükemmel bir kayakçı.
O mükemmel bir beyin cerrahıdır.
O, mükemmel bir beyin cerrahıdır.
Dişinin duyuşu çok kuvvetli.
Bu mükemmel bir şarap.
Bu mükemmel bir plan.
O mükemmel bir öneri.
- Şarap mükemmeldi.
- Şarap harikaydı.
Müzik harikaydı.
Kemancının mükemmel bir tekniği var.
Kemancının tekniği mükemmeldi.
Her şey yolunda.
Onun İngilizcesi mükemmeldir.
Bu mükemmel bir şaraptır.
Tom mükemmel bir nişancıdır.
Tom mükemmel bir baba.
Tom'un sağlığı çok iyi.
Fransız mutfağı mükemmeldir.
Tom resim çizmede mükemmeldir.
Tom'un mükemmel bir damak tadı var.
Tom mükemmel bir hekimdir.
Tom mükemmel formda.
Tom harika bir aktör.
Sen mükemmel bir dedektifsin.
O mükemmel bir öğrenciydi.
Tom'un davranışı mükemmel.
Onlar burada mükemmel yemekler sunmaktadırlar.
O restoran mükemmel yemekler sunuyor.
Su berraklığı mükemmel.
Tom mükemmel bir müzisyendir.
Tom kesinlikle mükemmel bir iş yaptı.
Kocası mükemmel bir aşçıdır.
Tom'un Fransızcası mükemmel.
O mükemmel bir akşam yemeğiydi.
Cybotron harika müzik besteliyordu.
Tom mükemmel bir caz şarkıcısı.
Yazarın mükemmel bir tarzı var.
Onun konuşması mükemmeldi.
Tom mükemmel bir iş yaptı.
Tom, mükemmel kriket oyuncusudur.
Tom mükemmel bir briç oyuncusu.
Tom'un mükemmel bir tenis oyuncusu olduğunu duyuyorum.
Mükemmel işin beni utandırır.
Ne harika bir fikir.
Bay Briggs herhangi bir doktor değil, o mükemmel bir cerrah.
Tehlikeyi sezmek için duyma yetilerine güvenirler.
Suchet mükemmel bir organizatör olduğunu ve savaşta güvenilir olduğunu kanıtlasa
Mükemmel bir adam: düşmanları yok ve arkadaşlarından hiçbiri onu sevmez.
Babası mükemmel bir piyanist.
Bir gün, Malezya'nın tüm çocukları mükemmel bir eğitime ulaşma şansına sahip olacak.
Tom harika bir iş yapacak.
Soult'un Napolyon ile ilişkisi mükemmeldi ve İmparator sık sık tavsiye almak
Tom muhteşem görünüyor.
Bu muhteşem bir proje.