Translation of "Bucato" in Turkish

0.004 sec.

Examples of using "Bucato" in a sentence and their turkish translations:

- Sto facendo il bucato.
- Io sto facendo il bucato.
- Faccio il bucato.
- Io faccio il bucato.

Ben çamaşırımı yıkıyorum.

- Stese il bucato.
- Lei stese il bucato.

Sen elbiseleri kurutuyordun.

- Il bucato può attendere.
- Il bucato può aspettare.

Çamaşır bekleyebilir.

- Faccio il bucato la domenica.
- Io faccio il bucato la domenica.
- Faccio il bucato alla domenica.
- Io faccio il bucato alla domenica.

Pazar günleri çamaşır yıkarım.

- È pronto il mio bucato?
- Il mio bucato è pronto?

- Benim çamaşır hazır mı?
- Çamaşırım hazır mı?
- Benim çamaşırım hazır mı?

È il giorno del bucato.

Bugün çamaşır günü.

Loro hanno steso il bucato.

Sen çamaşırları astın.

Tom sta facendo il bucato.

Tom çamaşır yıkıyor.

- Tom ha fatto il bucato prima di pranzo.
- Tom fece il bucato prima di pranzo.

Tom öğle yemeğinden önce bulaşık yıkadı.

- Dov'è la lavanderia?
- Dov'è il bucato?

Çamaşırhane nerede?

A nessuno piace fare il bucato.

Hiç kimse çamaşır yıkamaktan hoşlanmıyor.

Porterò dentro il bucato prima che piova.

Yağmur yağmadan önce çamaşırı içeri alacağım.

Fare il bucato è il mio lavoro.

Çamaşır yıkamak benim işim.

Mia madre fa il bucato ogni giorno.

Annem her gün çamaşır yıkar.

Mary non ha tempo per fare il bucato.

Mary'nin çamaşır yıkamak için vakti yok.

Devo fare il bucato finché c'è il sole.

Hava güneşliyken çamaşır yıkamak zorundayım.

Si suppone che Tom aiuti Mary a fare il bucato.

Mary'nin çamaşır yıkaması için Tom yardım etmeli.

- Il guanto è bucato nel pollice.
- Il guanto ha un buco nel pollice.

Eldivenin parmağında bir delik var.

Questa è la prima volta che io abbia mai appeso il bucato in balcone.

Şimdiye kadar ilk kez balkonda çamaşır astım.

Mentre stava facendo il bucato ha trovato un preservativo nella tasca posteriore dei pantaloni di suo figlio.

Çamaşır yıkarken oğlunun pantolonunun arka cebinde bir prezervatif buldu.

È possibile che Tom fosse in grado di convincere Mary a fare il suo bucato per lui.

Tom'un Mary'yi çamaşırlarını onun için yıkaması konusunda ikna edebilmesi mümkündür.

Tom non faceva il bucato da un bel po', quindi frugò tra i vestiti sporchi per vedere se ci fosse qualcosa di abbastanza pulito da indossare.

Tom uzun süre elbiseleri yıkamadı bu yüzden giymek için yeterince temiz bir şey olup olmadığını görmek için kirli elbiselerini araştırdı.