Examples of using "Bucato" in a sentence and their turkish translations:
Ben çamaşırımı yıkıyorum.
Sen elbiseleri kurutuyordun.
Çamaşır bekleyebilir.
Pazar günleri çamaşır yıkarım.
- Benim çamaşır hazır mı?
- Çamaşırım hazır mı?
- Benim çamaşırım hazır mı?
Bugün çamaşır günü.
Sen çamaşırları astın.
Tom çamaşır yıkıyor.
Tom öğle yemeğinden önce bulaşık yıkadı.
Çamaşırhane nerede?
Hiç kimse çamaşır yıkamaktan hoşlanmıyor.
Yağmur yağmadan önce çamaşırı içeri alacağım.
Çamaşır yıkamak benim işim.
Annem her gün çamaşır yıkar.
Mary'nin çamaşır yıkamak için vakti yok.
Hava güneşliyken çamaşır yıkamak zorundayım.
Mary'nin çamaşır yıkaması için Tom yardım etmeli.
Eldivenin parmağında bir delik var.
Şimdiye kadar ilk kez balkonda çamaşır astım.
Çamaşır yıkarken oğlunun pantolonunun arka cebinde bir prezervatif buldu.
Tom'un Mary'yi çamaşırlarını onun için yıkaması konusunda ikna edebilmesi mümkündür.
Tom uzun süre elbiseleri yıkamadı bu yüzden giymek için yeterince temiz bir şey olup olmadığını görmek için kirli elbiselerini araştırdı.