Examples of using "Városban" in a sentence and their turkish translations:
Şehirde mi yaşıyorsunuz?
Hangi şehirde yaşıyorsun?
Şehirde mi yaşıyorsunuz?
O, şehirde yaşıyor.
Biz büyük bir şehirde yaşıyoruz.
Şehirde yaşamak istiyorum.
Ben büyük bir şehirde yaşıyorum.
- Civardaki şehirde yaşıyorum.
- Çevre ilde yaşıyorum.
O şehirde kayboldu.
Hangi şehirde bu?
Şehirde olacağım.
- Hangi kasabadasın?
- Hangi kasabadasınız?
Şehirde yaşıyorum.
Ben şehirdeyim.
Tom kasabada yaşar.
Onlar başka bir şehirde yaşıyorlar.
Onlar uzun süre şehirde değiller miydi.
Bu kasabada neler oluyor?
Büyük bir kentte yaşamak isterim.
O, şehirde yaşıyor.
Öğleden sonra, ben şehre yürüdüm.
Tom şehirde.
Hala kasabadayım.
Kasabada hiç park var mı?
Tom kasabada değil.
- Biz güzel bir şehirde yaşıyoruz.
- Güzel bir kentte yaşıyoruz.
- Güzel bir şehirde yaşıyoruz.
günlük olarak bu manzarayı görüyorum.
O, bu şehirde çalışıyor mu?
Şirketimizin birçok şehirde şubeleri var.
Büyük bir şehirde yaşamayı isterim.
Tom hâlâ kasabada.
Roma'nın yakınında bir şehirde çalışıyorum.
Söylenti kasabanın her yerinde.
Kocam kasabada değil.
Onun şehirde yaşadığını biliyoruz.
- Bu kasabada kimi tanıyorsun?
- Bu şehirde kimi tanıyorsun?
Şehirde yaşamak istemiyorum.
- Tom bu şehirde çalışıyor mu?
- Tom bu şehirde mi çalışıyor?
Bu şehirde olduğunu bilmiyordum.
Haber kasabanın her yerine yayıldı.
Bu şehirde çok sayıda okul vardır.
Dünya nüfusunun yarısı şehirlerde yaşıyor.
Bu şehirde bir taksi bulmak zordur.
Onun bu şehirde birkaç arkadaş var.
Kasabadaki çoğu kişi tatilde.
Bu, şehirdeki en iyi otel.
Bu şehirde yaşamıyorum.
Kasabadaki en iyi ev bu.
Amerika'da her şehirde bir kütüphane vardır.
Bu, kentteki en ucuz dükkandır.
Her şehide arabaları ve otobüsleri görebilirsin.
O, şehirde yaşamaktan hoşlanmıyordu.
Tüm hayatı boyunca o kasabada yaşadı.
Onun adı kasabadaki herkes tarafından bilinmektedir.
O, bu şehirdeki herhangi başka birinden daha zengin.
Bana kasabayı gezdirecek kadar kibardı.
Şehirde kalmayı planlıyorum.
Sana şehri gezdireceğim.
Bu, şehirdeki en iyi restoranlardan biri.
Tom şehirdeki en etkili kişiydi.
Bu şehirde çok sayıda köprü var.
Bu, şehrin en işlek köprülerinden biridir.
Bu yapı, kent içinde inşa edilecek.
Çocuk şehir merkezine yürümeyi seviyor.
O bu şehirdeki en büyük oteldir.
Bu kasabada eski bir kilise var.
Tom şehrin gezip görülecek her yerini biliyor.
Yemek yemek için kentteki en iyi yerlerden biri.
Bu kentte yaşamayı planlıyorum.
Bu güzel şehirde doğduğun için şanslısın.
Yiyecek yokluğundan dolayı şehrin her yerinde şiddet patlak verdi.
Kısım iki, şehirdeki en kötü mahkeme olarak bilinir,
Onun doğduğu kasabayı hatırlıyor musun?
O, şehirdeyse, neden polis onu bulamıyor?
Tom şehirde yaşamaya yetecek kadar para kazanıyor mu?
Bu onun doğduğu kasabadır.
Şehir her zaman turistlerle kaynıyor.
Şehirde yeni bir şerif var.
Karım kasabada alışveriş yaparken ben mutfakta etrafı toparladım.
Bu şehirde üzerinde uyunabilecek bir bank bulmak zor.
Şehir ortamında refah seviyesi yükselen tek primatlar biz değiliz.
Kasabadaki tüm evler boştu.
Tom şehirde yaşamayı sevmiyordu.
Sizin de görebileceğiniz gibi, yıllardan beri bu kasabada hiçbir şey değişmedi.
Eşim, sanki ben kentin en zengin adamıymışım gibi para harcıyor.
Bu ayın sonunda, bu şehirde çalışan insanların sayısı bini geçmiş olacak.
"Bugün şehirde kiminle karşılaştığımı asla tahmin edemeyeceksin." "Maria mı?" "Ne? Bunu nasıl biliyorsun?"
O meşguldü, ama bana şehri gezdirmek için zaman ayırdı.