Examples of using "Ragyogó" in a sentence and their turkish translations:
Parlak bir geleceğin var.
Onun inci gibi dişleri var.
Parlak bir fikir ileri sürdüm.
Bu parlak.
Aslında bunun harika bir fikir olduğunu düşünüyorum.
Bu parlayan yıldıza bak.
Tom'un geleceği parlaktır.
Gerçekten muhteşem bir gün.
Parlayan gözleriyle odaya girdi.
Tom kumaşın inci beyazlığına hayran kaldı.
Ney dahice geri çekilme ve savaşma stratejisi uyguladı ve kaçtı
Bu harika bir fikir.
- Muhteşem bir iş yaptın.
- Sana kocaman bir aferin.
Bu mükemmel bir çözümdü çünkü Londra'da yaşayıp şehri çok iyi bilen
Parlak bir geleceğin var.
Yapraklar hafif bir rüzgarla öyle salınıyordu ki parlak ışık huzmeleri gökyüzünden yere doğru adeta göz kırparak düşüyordu