Translation of "Rövid" in Turkish

0.010 sec.

Examples of using "Rövid" in a sentence and their turkish translations:

- Rövid a haja.
- Rövid haja van.

Onun kısa saçı vardır.

Rövid leszek.

Kısa ve öz olacağım.

- Nagyon rövid a haja.
- Nagyon rövid haja van.

- O çok kısa saçlı.
- Onun çok kısa saçı var.

Rövid ideig tartott,

Çok da kısa sürmüştü

Ez túl rövid.

Bu çok kısa.

Az élet rövid.

Hayat kısa.

Rövid az élet.

Hayat kısa.

Mesélek egy rövid történetet:

Küçük bir hikâye:

Egyszóval, az élet rövid.

Kısacası, yaşam kısadır.

Milyen rövid az élet!

Hayat ne kadar kısa!

De az élet rövid!

Fakat hayat kısa!

A csata rövid volt.

Savaş kısaydı.

Rövid időre csend lett.

- Kısa bir sessizlik vardı.
- Kısa bir sessizlik oldu.

A rövid hajat szeretem.

Kısa saç seviyorum.

Tartsunk egy rövid szünetet.

Birkaç günlük bir tatile çıkalım.

Rövid szabadságon voltunk februárban.

Şubat ayında kısa bir tatil yaptık.

Nagyon rövid haja van.

Onun saçı çok kısa.

Az élet túl rövid.

- Hayat çok kısa.
- Yaşam fazla kısadır.

Szeretem a rövid hajat.

Kısa saç seviyorum.

Szeretem a rövid verseket.

Kısa şiirleri severim.

- Légy rövid!
- Fogd rövidre!

Kısa kesin.

Rövid ideig maradok itt.

- Burada kısa bir süre için kalacağım.
- Kısa bir süre burada kalacağım.

- Ma reggel készítettem egy rövid prezentációt.
- Ma reggel előadtam egy rövid prezentációt.

Bu sabah kısa bir sunum yaptım.

Ez rövid életük utolsó cselekedete.

Kısa ömürlerinin son eylemi bu.

Tetszik nekem a rövid haj.

Kısa saç seviyorum.

Ez a hosszabbító túl rövid.

Bu uzatma kablosu çok kısa.

A medvének rövid farka van.

Ayının kısa bir kuyruğu var.

Nyáron rövid újjú inget hordok.

Yazın kısa kollu gömlekler giyerim.

Februárban volt egy rövid szabadságunk.

Şubat ayında kısa bir tatilimiz vardı.

Mozart nagyon rövid ideig élt.

Mozart'ın ömrü çok kısaydı.

Sokat kell megenni... rövid idő alatt.

Yiyecek çok... ...zaman az.

A nyár nálunk rövid, de meleg.

Bizim yaz kısa ama sıcak.

Minden nap tegyél egy rövid sétát.

Her gün kısa bir yürüyüşe çıkın.

A rövid szoknya kiment a divatból.

Kısa eteklerin modası çoktan geçti.

Rövid az idő, MOST kell cselekednünk.

Zaman kısa, ŞİMDİ hareket etmeliyiz.

Úgy gondolom, túl rövid a szoknyád.

- Sanırım eteğin çok kısa.
- Bence eteğin çok kısa.

Ma reggel előadtam egy rövid prezentációt.

Bu sabah kısa bir sunum verdim.

Nem mehettem be rövid szárú rövidnadrágban.

Üstümde kısa şort olduğu için içeri alınmadım.

Rövid szünet következett, majd hallottam, ahogy kiált:

Kısa bir sessizlikten sonra bağırdığını duydum:

A rövid haj tényleg jól áll neki.

Kısa saç ona gerçekten yakışıyor.

Rövid várakozás után hülyeségeket kezdett el összehordani.

- Kısa bir süre sonra, o saçma sapan konuşmaya başladı.
- Kısa bir süre sonra o saçmalamaya başladı.

Túl rövid az ágy, amelyiken Tomi alszik.

Tom üzerinde uyuduğu yatak çok kısa.

A kémiai változások a rövid távú memóriát működtetik.

ve kimyasal değişimler, kısa süreli hafızayı destekleyecektir.

összepárosítjuk egy lézerrel, ami rövid fényimpulzusokat bocsát ki.

ve kesik ışık parçaları atan bir lazerle eşledik.

Rövid működésünk alatt eddig 1,5 millió hívás érkezett.

Kısa zamanımızda 1,5 milyon arama gerçekleştirdik.

Tanulmányozták a térképet, hogy egy rövid utat találjanak.

- Kestirme bir yol bulmak için haritaya baktılar.
- Kestirme bir yol bulmak için haritayı incelediler.

A nyúlnak hosszú füle és rövid farka van.

Tavşanların uzun kulakları ve kısa kuyrukları vardır.

Az élet túl rövid arra, hogy komolyan vegyük.

Yaşam, erkeklerin ciddiye alması için çok kısa

Két ceruzája van. Az egyik hosszú és a másik rövid.

Onun biri uzun ve diğeri kısa iki kurşunkalemi vardır.

A struccok azért nem repülnek, mert nagyon rövid a szárnyuk.

Devekuşları çok kısa kanatları olduğu için uçamazlar.

- Olvastam egy rövid leírást a filmről.
- Olvastam a filmről dióhéjban.

Ben filmin bir özetini okudum.

Az idő rövid, és a szélcsendben nem tudnak szétszóródni a spórák.

Sporlarını yaymak için ne vakit ne de en ufak esinti vardır.

De a rövid lábakkal nem lehet falra mászni, sem átkelni az utakon.

Fakat kısa bacaklarla uzun duvarlara tırmanılmaz. Yoğun sokaklardan da geçilmez.

Három diák rövid beszédet tartott, amelyben bemutatták saját magukat és a hazájukat.

Üç öğrenci kısa konuşmalar yaptılar ve kendilerini ve de ülkelerini tanıttılar.

A borzeb egy német kutyafajta, amelynek hosszú teste és rövid lábai vannak.

Bir dachshund uzun gövdesi ve kısa bacakları olan bir Alman köpeğidir.

Kik tetszenek neked jobban, Tom, a rövid hajú lányok, vagy a hosszú hajúak?

Tom, hangisini tercih edersin, uzun saçlı kızları mı yoksa kısa saçlı kızları mı?

Mindenesetre lerakta a kabátját, és úgy tűnt, hogy kész egy rövid beszélgetésbe belemenni.

Buna rağmen, o ceketini çıkardı ve kısa bir konuşma için hazır görünüyordu.

- Valameddig ott maradtak.
- Rövid ideig tartózkodtak ott.
- Kis időt töltöttek ott.
- Ideig-óráig maradtak ott.
- Egy kis időt eltöltöttek ott.

O orada kısa bir süre kaldı.

Egy rövid szünet után Caesar úgy döntött, hogy ismét belép a seregbe; majd elhagyta Rómát. Mialatt a tengeren vitorlázott át, egy csapat kalóz rabolta el őt.

Kısa bir süre sonra, Sezar bir kez daha orduya katılmaya karar verdi ve Roma'dan ayrıldı. O, yelkenli ile denizi geçerken bir grup korsan onu kaçırdı.