Examples of using "Megbirkózni" in a sentence and their turkish translations:
O, gerilimle başa çıkamıyor.
O, stresle baş edemiyor.
Zihnim tüm bunlarla başa çıkamıyordu.
Tom bu stresle baş edemiyor.
Bu baş edebileceğim bir şey değil.
O, onu halledebileceği hususunda kendini ikna etmeye çalışıyor.
Onun bu problemi çözmesi zor.
Yapabileceğimiz bir şey yok. Onunla baş etmeyi öğrenmek zorunda kalacaksın.
Bir kişi Sierra Leone gibi bir ülkenin eşsiz zorluklarını nasıl üstlenir?
Sonunda yalnız başına baş edemeyeceğini itiraf etmelisin.
Bu görevle başa çıkamam.
Bazı insanlar dünya ile baş edemez.