Translation of "Hal" in Turkish

0.007 sec.

Examples of using "Hal" in a sentence and their turkish translations:

- A hal drága.
- Drága a hal.

Balık pahalıdır.

- A hal nem finom.
- A hal nem ízletes.

Balık lezzetli değil.

Sok hal megdöglött.

- Birçok balık öldü.
- Bir sürü balık öldü.

Ez nem hal.

Bu bir balık değil.

Milyen hal ez?

O ne tür bir balık?

Ez egy hal.

Bir balık var.

Néhány hal repül.

Bazı balıklar uçarlar.

A hal drága.

Balık pahalıdır.

- Ma olcsó a hal.
- Ma jó árban van a hal.
- Jó áron megy ma a hal.

Balık bugün ucuz.

- Él még ez a hal?
- Él még az a hal?

Bu balık hâlâ canlı mı?

Él még a hal?

Balık hâlâ canlı mı?

Fejétől bűzlik a hal.

Balık baştan kokar.

A hal nem finom.

Balık lezzetli değil.

Ez egy zöld hal.

Bu yeşil bir balıktır.

Ez a hal nagy.

Bu balık büyüktür.

Ez a hal kész.

Bu balık iyi pişmiş.

Egy hal kiugrott a vízből.

Bir balık suyun dışına fırladı.

Nálatok gyakran van hal ebédre?

Akşam yemeği için sık sık balık yer misin?

Úgy úszik, mint a hal.

O bir balık gibi yüzebilir.

Él még ez a hal?

Bu balık hâlâ canlı mı?

A remény hal meg utoljára.

Umut sonunda ölür.

Tomi él-hal a horgászásért.

Balıkçılık Tom'un hayatı.

Tamás él hal a feleségéért.

Tom kendini eşine adadı.

A hal jót tesz neked.

Balık senin için iyidir.

A hal nagyon finom volt.

Balık lezzetliydi.

Milyen színű ez a hal?

Bu balığın rengi nedir?

Hat hal van a konzervdobozban.

Teneke kutu içinde altı tane balık var.

A hal még mindig nyers.

Balık hâlâ çiğ.

A folyóban sok hal úszkál.

Birçok balık, nehirde yüzer.

- Tetszett az étel, kifejezetten a hal.
- Ízlett nekünk az étel, különösen a hal.

Biz yemeği sevdik, özellikle balığı.

Látják, hány bokszoló hal meg tízévente?

Her on yılda kaç genç atletin öldüğünü görüyorsunuz.

Ma éjjel bőven jut hal mindenkinek.

Bu gece herkese yetecek balık var.

Tamás a családjáért él és hal.

Tom kendisini ailesine adadı.

A hal elbújt a kövek alá.

Balık kayaların altında saklanıyor.

A cápa hal, míg a delfin emlős.

Yunus balığı bir memeliyken köpekbalığı bir balıktır.

A hal, amit a piacon vettem, friss.

Marketten aldığım balık taze.

Inkább lennék egy madár, mint egy hal.

Bir balık olmaktansa bir kuş olmayı yeğlerim.

Ez a legnagyobb hal amit valaha fogtam.

Bu şimdiye kadar yakaladığım en büyük balık.

A hal feje elfehéredik annak jeleként, hogy készen áll.

Hazır olduğunu göstermek için yüzü beyaza dönüyor.

Egyes vélemények szerint a hal fogyasztása jót tesz az agynak.

Bazı insanlar balığın beyin gıdası olduğunu söylüyor.

Attól fél, hogy úgy hal meg, hogy soha nem szerették.

O hiç sevilmeden ölmekten korkuyor.

- Ez a hal büdös.
- Ennek a halnak rossz szaga van.

Bu balık kötü kokuyor.

Nem vagyok igazi hal, én csak egy egyszerű plüssállat vagyok.

Ben gerçek bir balık değilim, ben sadece basit bir peluşum.

Évenként 15-20.000 ember hal meg taposóaknák által, közülük sokan gyerekek.

Kara mayınları her yıl çoğu çocuk 15.000 ila 20.000 insanı öldürür.

Hal is, hús is tápláló, de az utóbbi drágább, mint az előbbi.

- Balığın ve etin besin değerleri yüksek ama ikincisi öncekine göre daha pahalıdır.
- Hem balık hem de et besleyici fakat sonraki öncekinden daha pahalı.

Nagyjából 360 000 gyerek születik majd, minden nap, viszont 150 000 ember hal meg.

- Bir gün içinde 360 000 bebek doğar ve 152 000 insan ölür.
- Her gün yaklaşık 360 000 çocuk doğuyor, buna karşın 152 000 insan ölüyor.