Translation of "Drága" in Turkish

0.011 sec.

Examples of using "Drága" in a sentence and their turkish translations:

- Szörnyen drága.
- Piszok drága.
- Szédületesen drága!

Aşırı derecede pahalı.

- Szörnyen drága.
- Piszok drága.
- Mocskosul drága.

Aşırı derecede pahalı.

- Túl drága.
- Nagyon drága.
- Ez túl drága!

- O çok pahalı.
- Çok pahalı!

- Túl drága!
- Túl drága.
- Ez túl drága!

Çok pahalı!

Drága.

Bu pahalı.

- Ez nagyon drága.
- Nagyon drága.
- Ez túl drága.

Bu çok pahalı.

- Nagyon drága.
- Ez túl drága!

Çok pahalı!

- Ez elég drága.
- Meglehetősen drága.

Bu oldukça pahalı.

- A hús drága.
- Drága a hús.

Et pahalı.

- Az olaj drága.
- Drága az olaj.

Petrol pahalı.

- A hal drága.
- Drága a hal.

Balık pahalıdır.

Rettenetesen drága.

çok pahalı.

Viszont drága.

O, yine de pahalı.

Ez drága.

- Bu pahalı.
- O pahalı.

Nem drága.

O pahalı değildir.

Drága lehet.

Pahalı olabilir.

Nagyon drága.

O çok pahalı.

Annyira drága!

Çok pahalı!

Túl drága.

Çok pahalı!

Milyen drága!

Ne kadar pahalı!

Túl drága!

Çok pahalı!

- Az építőanyag pillanatnyilag drága.
- Drága most az építőanyag.

İnşaat malzemeleri şimdi pahalıdır.

- Ez a karóra drága.
- Ez az óra drága.

Bu saat pahalı.

- Ez a karóra drága.
- Drága ez az óra.

Bu saat pahalı.

Köszönöm, drága nép!

Teşekkürler sevgili halkım.

A krizantém drága.

Krizantemler pahalı.

Ez nem drága.

Bu pahalı değil.

Túl drága volt.

O, çok pahalıydı.

Az túl drága.

- O çok pahalı.
- O çok fazla pahalı.

Drága gyűrűket hordanak.

Onlar pahalı yüzükler takıyor.

Drága az élet.

Hayat pahalı.

Nem volt drága.

O pahalı değildi.

A hal drága.

Balık pahalıdır.

A hús drága.

Et pahalı.

A zongora drága.

Piyano pahalıdır.

Drága a fogápolás.

Diş bakımı pahalıdır.

A taxi drága.

Taksi pahalıdır.

Az olaj drága.

Petrol pahalı.

Elárasztotta drága ajándékokkal.

Onu pahalı hediye yağmuruna tuttu.

Lehet, hogy drága.

Pahalı olabilir.

Ez drága lehet.

O pahalı görünüyor.

Drága ruhákat viselnek.

Onlar pahalı giysiler giyiyorlar.

Ez nagyon drága.

Bu çok pahalı.

Az szörnyen drága!

O son derece pahalı.

Drága az idő.

Zaman değerlidir.

Itt minden drága.

Burada her şey pahalıdır.

Ez túl drága!

Bu çok pahalı.

A kutyaeledel drága.

Köpek maması pahalıdır.

Bizonyára drága volt.

Bu pahalı olmalı.

Az ilyen tisztogatás drága.

Çünkü bu temizleme işlemi pahalıya patlıyor.

Milyen drága egy zongora!

- Ne kadar pahalı bir piyano!
- Ne pahalı bir piyano!

Mostanában drága a marhahús.

Et bugünlerde pahalı.

Van valami kevésbé drága?

Daha az pahalı olanları var mı?

De nem volt drága?

Ama pahalı değil miydi?

Ez miért olyan drága?

Bu neden bu kadar pahalı?

Nagyon drága órája van.

Onun çok pahalı bir saati var.

Mari drága ékszereket hord.

Mary pahalı mücevherler takar.

Nagyon drága a málna.

Ahududu çok pahalıdır.

Egy drága autó státuszszimbólum.

Pahalı bir araba bir statü sembolüdür.

Japánban drága a megélhetés.

Japonya'da yaşam pahalıdır.

Mostanság drága a hús.

Et bu günlerde pahalı.

Ez egy kicsit drága.

Bu biraz pahalı.

Ez mitől olyan drága?

- Bunun niye bu kadar pahalı olduğunu merak ediyorum.
- Bu neden çok pahalı acaba?

- Nem akarom ellopni a drága időtöket.
- Nem akarom ellopni a drága idejét.
- Nem akarom ellopni a drága idődet.

Değerli vaktinizi suistimal etmek istemem.

- Miért egy olyan drága szótárat vettél?
- Miért vettél egy ilyen drága szótárt?

Neden bu kadar pahalı bir sözlük aldın?

Hiszen a feláldozott drága idő

çünkü acele etmemek

és az is nagyon drága.

ve o da çok pahalı.

"Drága testvéreim, remélem jól vagytok.

Sevgili kardeşlerim, umarım iyisinizdir.

Van egy nagyon drága órája.

Onun çok pahalı bir saati var.

Ez a kocsi nagyon drága.

Bu araba çok pahalı.

Egy riasztórendszer nekem túl drága.

Alarm sistemi alacak param yok.

- Túl sokba kerül.
- Túl drága.

O çok fazla maliyetli.

Ez egy nagyon drága okostelefon.

Çok pahalı bir akıllı telefon.

Tomi gyakran vásárol drága ruhákat.

Tom sık sık pahalı kıyafetler satın alır.

Ez a cipő túl drága.

Bu ayakkabılar çok pahalı.

Ez a gyűrű nagyon drága.

Bu yüzük çok pahalı.

Az a ló nagyon drága.

O at çok pahalı.

Párizs egy meglehetősen drága város.

Paris oldukça pahalı bir şehir.

Tokióban nagyon drága az élet.

Tokyo'da hayat çok pahalı.

Ez a bor nagyon drága.

Bu şarap çok pahalı.

Tom szeret drága ruhákat hordani.

Tom pahalı giysiler giymekten hoşlanır.

Autót tartani itt drága mulatság.

Burada bir araba sahibi olmak pahalı bir zevktir.

Tamás vett egy drága kerékpárt.

Tom pahalı bir bisiklet satın aldı.

Ez a kenyér túl drága.

Bu ekmek çok pahalı.

Ez a sajt túl drága.

Bu peynir çok pahalı.

Ez a bolt túl drága.

Bu mağaza çok pahalı.

- Drága Pepe! - Jól utaztál? Hogy vagy?

-Sevgili Pepe! -Yolculuğun nasıldı? Nasılsın?

Drága nép, eltelt öt testvérgyilkos év.

Sevgili halkım, beş yıl geçti.

Miért egy olyan drága szótárat vettél?

Neden bu kadar pahalı bir sözlük aldın?

Tom vett Marynek egy drága karkötőt.

Tom Mary'ye pahalı bir bilezik aldı.

- Ez nagyon drága.
- Ez nagyon költséges.

O çok pahalı.

Ez a táska szép és drága.

Bu çanta hem iyi hem pahalı.

Neki egy nagyon drága órája van.

Onun çok pahalı bir saati var.

Tom egy nagyon drága órát hord.

Tom çok pahalı bir saat takıyor.