Examples of using "Gyenge" in a sentence and their turkish translations:
Tom güçsüz.
Ben güçsüzüm.
Sen güçsüzsün.
Tom güçsüz.
- O, İngilizcede zayıftır.
- O, İngilizcede zayıf.
Sinyal çok zayıf.
Ben teniste kötüyüm.
Düşman zayıf.
Rüzgar zayıf.
Tom'un nabzı zayıf.
Tom çok güçsüz.
Tom güçsüz değil.
Benim İngilizce'm kötüdür.
O, sudan bir mazeret.
O zayıf bir iradeye sahiptir.
Matematikte zayıfım.
Nabzım zayıf.
Tom'un zayıf bir kalbi var.
O, küçük ve güçsüz.
Artık gerçekten zayıfım.
O güçsüz bir başkandır.
O onun zayıf noktası.
Bu ip çok zayıf.
Bunu yapmak için çok zayıfsın.
Ordu küçük muhalefetle karşı karşıya geldi.
Zayıf hissettiğimde güçlüymüş gibi yaptım,
Tom oldukça cılız.
Benim güçsüz olduğumu düşünüyorsun, değil mi?
Zayıf bahanelerinizi duymak istemiyorum.
O, hastalığından sonra hâlâ güçsüzdü.
Çok zayıfsın.
Ben onun zayıf bir kalbi olduğunu bilmiyordum.
Çok fazla zayıf noktaları olmasına rağmen, ben ona güveniyorum.
Zayıf bir pille bile, el feneri yandı.
Bir çiçeğin kökü bir bebeğin parmağı kadar zayıftır.
Tom'un nabzı çok zayıf.
Bilimin zayıf yönlerinden biri ise, yine insanlar tarafından yapılması,
Gözlerinde bulunan yansıtıcı katman çok az olan ışığı kuvvetlendirir.
doğanın zekâmız karşısında çok zayıf olduğu anlayışı...
Matematik onun zayıf noktasıdır.
O kadar zayıf ki sağlıklı ahtapotlar gibi canlı renkler çıkaramıyor.