Translation of "Csalódott" in Turkish

0.007 sec.

Examples of using "Csalódott" in a sentence and their turkish translations:

Tom csalódott.

Tom hayal kırıklığına uğradı.

Csalódott voltam.

Hayal kırıklığına uğradım.

Csalódott vagyok.

Hayal kırıklığına uğradım.

Csalódott vagy?

Hayal kırıklığına uğradın mı?

- Magam is csalódott vagyok.
- Én szintén csalódott vagyok.

Ben de hayal kırıklığına uğradım.

Mary csalódott volt.

Mary hayal kırıklığına uğradı.

Csalódott a szerelemben.

O aşkta hayal kırıklığına uğradı.

Először csalódott voltam.

Önce, ben hayal kırıklığına uğradım.

Tom csalódott volt.

Tom hayal kırıklığına uğramış hissetti.

- Kiábrándult volt.
- Csalódott volt.

O hayal kırıklığına uğradı.

Valóban nagyon csalódott voltam.

Ben gerçekten, gerçekten hayal kırıklığına uğradım.

Tom nagyon csalódott volt.

Tom çok hayal kırıklığına uğramıştı.

Tom szörnyen csalódott volt.

Tom son derece hayal kırıklığına uğradı.

Meglepett és csalódott vagyok.

- Ben şaşırdım ve hayal kırıklığına uğradım.
- Şaşkın ve hayal kırıklığına uğramış durumdayım.

Tudom, hogy csalódott vagy.

- Hayal kırıklığına uğradığını biliyorum.
- Hayal kırıklığına uğradığınızı biliyorum.

- Úgy hangzik, hogy csalódott vagy.
- Ez úgy hangzik, mintha csalódott lennél.

Hayal kırıklığına uğramış görünüyorsun.

Az ifjú csalódott a szerelemben.

Genç adam aşkta hayal kırıklığına uğradı.

Tom biztos nagyon csalódott volt.

Tom çok hayal kırıklığına uğramış olmalı.

Tom azt mondta, nagyon csalódott.

Tom çok hayal kırıklığına uğradığını söyledi.

Csalódott voltam, mert nem voltál otthon.

Evde olmadığın için hayal kırıklığına uğradım.

Azt kell mondanom, hogy kissé csalódott vagyok.

Biraz hayal kırıklığına uğradığımı söylemeliyim.

Csalódott voltam, amikor meghallottam a dolgozat eredményeit.

Test sonuçlarını duymak beni hayal kırıklığına uğrattı.

Nem vagyok rád mérges. Csak csalódott vagyok.

Sana kızgın değilim. Hayal kırıklığına uğradım sadece.

Sietett a házba, de csalódott volt, hogy üresen találta.

O eve aceleyle gitti ama boş bulduğunda hayal kırıklığına uğradı.

Biztos vagyok benne, hogy ugyanolyan csalódott vagy, mint én.

Benim kadar hayal kırıklığına uğradığına eminim.

- Linda olyan csalódott volt, hogy könnyekben tört ki.
- Linda csalódásában könnyekben tört ki.

Linda'nın hayal kırıklığı öylesine fazlaydı ki gözyaşlarına boğuldu.

- Tomi még csak 27, de már kiábrándult az emberekből és a világból.
- Tomi még csak huszonhét éves, de már sokszor csalódott az emberekben és a világban.

Tom sadece 27 yaşında ama şimdiden insanlardan ve bu dünyadan hayal kırıklığına uğradı.