Examples of using "úgysem" in a sentence and their turkish translations:
Ona işkence etmek anlamsız, o itiraf etmeyecek.
Sana benimkini vereceğim. Yine de bundan hoşlanmıyorum.
Beni tehdit etmenin anlamı yok. Ben sana hâlâ bir şey söylemeyeceğim.
Tom ne yaparsa yapsın, Mary'nin ondan hoşlanmayacağı sonucuna vardı.