Examples of using "Verbreiten" in a sentence and their turkish translations:
ve yaymak
Kötü haber çabuk yayılır.
Türk tarihini incelemek ve yaymak için
bu virüsü yaymadan
Kötü haber tez ulaşır.
Kötü haber çabuk yayılır.
Sırtlanlar panik yaratmak için ellerinden geleni yapıyor.
Bu virüsü bizler insanlar olarak yaymamız
Kesin bilgi yayalım
ve bunu da insanlığa bedava bir şekilde yaymak istiyosunuz.
Ağaçların bile tohumlarını uzağa saçmak için yardıma ihtiyacı var.
...polenlerini saçacak kuş veya arı yoktur geceleri.
Mesajını daha iyi iletebilmek için deliğini huni gibi kullanarak sesinin hacmini arttırıyor.
Hiç kimse depresif hava yayan insanlarla olmayı sevmez.
Aktörün ölüm haberleri internette yayıldı.
Tom ve Mary etrafta oldukları için eğlenceliler.
Bu kır çiçeklerinden hoş bir koku yayılıyor.
Hikaye birkaç saat içinde etrafa yayılacak.
Otomatik kapıların kesin bir avantajı, insanlar kapı kollarına dokunarak bulaşıcı hastalıklarını yayamayacaklarıdır.
Başarısızlık korkusu dünyadaki en yaygın korkulardan biridir.
Her ferdin fikir ve fikirlerini açıklamak hürriyetine hakkı vardır. Bu hak fikirlerinden ötürü rahatsız edilmemek, memleket sınırları mevzubahis olmaksızın malümat ve fikirleri her vasıta ile aramak, elde etmek veya yaymak hakkını içerir.