Translation of "Teil" in Turkish

0.013 sec.

Examples of using "Teil" in a sentence and their turkish translations:

Dieser Teil ist

Bu kısım ise

- Du hast deinen Teil getan.
- Sie haben Ihren Teil getan.
- Ihr habt euren Teil getan.

Görevini yaptın.

- Ihr seid Teil des Problems.
- Du bist ein Teil des Problems.
- Sie sind ein Teil des Problems.
- Ihr seid ein Teil des Problems.

Sorunun bir parçasısın.

Nur ein Teil davon

sadece bir kısmını

Größten Teil seiner Armee.

.

Als Teil der Schenkökonomie.

hediye ekonomisinin bir parçası olarak görüyor.

Dieses Teil passt nicht.

Bu parça uymuyor.

Welcher Teil wurde übersetzt?

Hangi bölüm tercüme edildi?

- Er nahm an dem Rennen teil.
- Er nahm am Rennen teil.

O, yarışa katıldı.

- Aus welchem Teil Australiens kommst du?
- Aus welchem Teil Australiens kommt ihr?
- Aus welchem Teil Australiens kommen Sie?

Avustralya'nın neresindensin?

- Nimmst du an dem Wettbewerb teil?
- Nehmt ihr an dem Wettbewerb teil?
- Nehmen Sie an dem Wettbewerb teil?

Yarışmaya katılacak mısınız?

- Er nahm an der Expedition teil.
- Er nahm an einer Expedition teil.

O, keşif gezisine katıldı.

Und dieser Teil ist essbar.

Bu kısım yenilebilir.

Sie müssen ihren Teil beitragen.

Vites arttırmaları gerekiyor.

Ein kleiner Teil des Bauchschatzes

Karun hazinesinin küçük bir kısmı

Der erste Teil ist das

birinci yanı şu

Ein Teil der Geschichte stimmt.

Hikayenin bir bölümü doğrudur.

Welcher Teil wurde nicht übersetzt?

Hangi bölüm çevrilmedi?

Wir hatten zum Teil recht.

Biz kısmen haklıydık.

Du bist ein Teil davon.

Bunun bir parçasısın.

Tom nahm am Rennen teil.

Tom yarışa katıldı.

Das ist der leichte Teil.

Bu kolay kısım.

Das ist Teil meiner Arbeit.

Bu, işimin parçası.

Ich nahm am Wettbewerb teil.

Ben yarışmaya katıldım.

Nimm an der Versammlung teil.

Toplantıya katıl.

Ungefähr dreißig Jugendliche nahmen teil.

Yaklaşık olarak otuz genç kişi katıldı.

Das ist Teil des Problems.

Bu, sorunun bir parçası.

Du bist Teil der Familie.

Sen ailenin bir parçasısın.

Das ist der wichtigste Teil.

O en önemli bölüm.

Menschen sind Teil der Natur.

İnsanlar doğanın bir parçasıdır.

Teil bitte die Karten aus.

Lütfen kartları dağıt.

Er hat zum Teil recht.

- O kısmen doğru.
- O kısmen haklı.

Lass mich meinen Teil bezahlen.

Kendi hissemi ödeyeyim.

Es ist Teil ihres Charmes.

Onun cazibesinin bir parçası.

Ich nahm am Betriebsfest teil.

Şirket partisine katıldım.

- Aus welchem Teil von Kanada kommst du?
- Aus welchem Teil von Kanada kommt ihr?
- Aus welchem Teil von Kanada kommen Sie?

Kanada'nın hangi kısmındansın?

Ein Teil meiner Lebensmission ist es,

Ben de Afrika'daki cadı suçlamalarını ve zulmü sona erdirmeyi

Kommen wir nun zu diesem Teil

Şimdi o zaman şu kısma gelelim

Ein Teil des Geldes wurde gestohlen.

Paranın bir kısmı çalındı.

An dem Treffen nahmen viele teil.

Toplantıya çoğu tarafından katılındı.

Dieser Ritus ist Teil ihrer Religion.

Bu ayin onların dinlerinin bir parçasıdır.

Sie erledigte einen großen Teil Arbeit.

O, epeyce iş yaptı.

Das ist alles Teil ihrer Strategie.

Onların hepsi stratejilerinin bir parçası.

Kroatien liegt im südöstlichen Teil Europas.

Hırvatistan Avrupa'nın güneydoğusunda yer almaktadır.

Er nahm an der Debatte teil.

O, tartışmaya katıldı.

Tom nimmt an Online-Kursen teil.

Tom internet üzerinden kurslar alıyor.

Ein Teil dieses Landes gehört mir.

Bu arazinin bir kısmı benim.

Sie nahm an einem Schönheitswettbewerb teil.

Güzellik yarışmasına katıldı.

Das hier ist der heikle Teil.

İşin zor kısmı bu.

Ich hasse diesen Teil des Films.

Filmin bu bölümünden nefret ediyorum.

Diesen Teil hasse ich am meisten.

Bu benim en çok nefret ettiğim bölüm.

Du bist ein Teil von mir.

Sen benden bir parçasın.

Ich nahm an der Versammlung teil.

Ben toplantıya katıldım.

Sie nahm an der Versammlung teil.

O, toplantıda yer aldı.

Es war zum Teil meine Schuld.

Bu kısmen benim hatamdı.

Ich nahm an einem Gesangswettbewerb teil.

Ben bir şarkı yarışmasına girdim.

Ich nahm an einem Redewettbewerb teil.

Bir konuşma yarışmasına girdim.

Teil dein Mittagessen mit deinem Bruder.

Öğle yemeğini erkek kardeşinle paylaş.

Taiwan ist kein Teil von China.

Tayvan, Çin'in bir parçası değildir.

Ich nahm an dem Fest teil.

Ben partiye katıldım.

Dan nahm an einem Marathon teil.

Dan bir maratona katıldı.

Ich studierte meinen Teil des Spiels.

Ben oyundaki rolümü çalıştım.

Aus welchem Teil Australiens kommst du?

Avustralya'nın neresindensin?

Aus welchem Teil Australiens kommt ihr?

Avustralya'nın neresindensiniz?

Er nahm an der Antikriegsdemo teil.

O savaş karşıtı bir gösteriye katıldı.

Schottland ist Teil des Vereinigten Königreichs.

İskoçya Birleşik Krallığın parçasıdır.

Viele nahmen an der Sitzung teil.

Toplantıya birçok insan katıldı.

Tom nahm an Marys Beerdigung teil.

Tom, Mary'nin cenaze törenine katıldı.

Teil es unter den Dreien auf!

Onu üçe böl.

Ich nahm an seiner Beerdigung teil.

Ben onun cenaze törenine katıldım.

Ich nahm am Treffen gestern teil.

Dün toplantıya katıldım.

Ich nahm an der Sportveranstaltung teil.

Ben, atletizm karşılaşmalarına katıldım.

Er nahm an der Sportveranstaltung teil.

O, atletizm karşılaşmasına katıldı.

Tom nahm an der Eiskübelherausforderung teil.

Tom Buz Kovası Düellosuna katıldı.

Tom nahm an einem Aggressionsbewältigungskursus teil.

Tom bir öfke yönetimi dersi aldı.

Maria nahm an einem Schönheitswettbeweerb teil.

Mary bir güzellik yarışmasına girdi.

Tom nahm an der Debatte teil.

Tom tartışmaya katıldı.

Konfrontationen sind Teil von Fadils Alltag.

Meydan okumalar Fadıl'ın gündelik hayatının bir parçasıdır.

Ich nehme oft an Konferenzen teil.

Ben sık sık konferanslara katılırım.

Jetzt bist du Teil meines Lebens.

Artık hayatımın bir parçasısın.

- Ich kenne diesen Teil der Stadt.
- Ich kenne mich in diesem Teil der Stadt aus.

Kasabanın bu kısmına aşinayım.

- An der Parade nahmen sechs Blasorchester teil.
- An der Parade nahmen sechs Marching Bands teil.

Geçit töreni altı tane bando içeriyordu.

- Viele hochrangige Funktionäre nahmen an dem Treffen teil.
- Viele hochrangige Funktionäre nahmen an dem Meeting teil.
- Viele hochrangige Funktionäre nahmen an der Besprechung teil.

Birçok üst düzey yetkili toplantıya katıldı.

- Tom lebte in einem interessanten Teil von Boston.
- Tom wohnte in einem interessanten Teil von Boston.

Tom Boston'un ilginç bir bölümünde yaşadı.

Aber du bist ein Teil von mir.

sen de benim bir parçamsın.

Hier bin ich also, leiste meinen Teil,

Ben üzerime düşeni yapıyorum,

Und der ist zum Teil genetisch definiert

ve bu süreç miras edindikleri genler ile,

War es wirklich ein Teil dieses UFO?

gerçekten bu UFO'nun parçaları mıydı?

Zumindest dieser Teil der Geschichte stimmte also…

Öyleyse hikayenin bu kısmı en azından doğruydu ...

Er benutze mich als Teil seiner Jagdstrategie.

Beni av stratejisinin bir parçası olarak kullandı.

Dutzende Jugendlicher nahmen an der Demonstration teil.

Onlarca genç insan gösteriye katıldı.

Das war sozusagen ein Teil der Arbeit.

O, bir bakıma, işin parçasıydı.

Jeder Teil der Insel ist erkundet worden.

Adanın her parçası incelendi.

Zwanzig Mannschaften nahmen an dem Turnier teil.

Turnuvaya yirmi takım girdi.

Sie rissen einen Teil der Wand nieder.

Duvarın bir kısmını yıktılar.

Er nahm an der wissenschaftlichen Konferenz teil.

Bilimsel konferansa katıldı.

Ich für mein Teil mag keine Eier.

Bana gelince yumurtadan hoşlanmam.