Examples of using "Stricken" in a sentence and their turkish translations:
Kızlar örüyorlar.
Tom örgü örmeyi öğrenmek istiyor.
O, örgüsüyle meşguldü.
Kız örgü örmede yeteneklidir.
Mary dikiş veya örgü hakkında hiçbir şey bilmaz.
Tom Mary'ye nasıl örgü öreceğini bilip bilmediğini sordu.
- Evde kalıp örgü örmeyi tercih ederim.
- Evde oturup örgü örerim daha iyi.
Tom Mary'nin ona bir atkı örmesi için onu ikna etmeye çalıştı.
His health was failing, and in 1821, the death of his eldest daughter left him grief-stricken.