Translation of "Starker" in Turkish

Ein sehr starker Schwimmer.

Çok güçlü bir yüzücü.

Was für ein starker Wind!

Ne güçlü bir rüzgar!

Tom ist ein starker Mann.

- Tom güçlü bir adam.
- Tom güçlü bir adamdır.

Tom war ein starker Trinker.

Tom çok içti.

Tom ist ein starker Kerl.

Tom güçlü bir adam.

Verzeihung. Es war starker Verkehr.

Üzgünüm. Trafik ağırdı.

Heute weht starker Wind, nicht?

Bugün oldukça rüzgarlı, hayır?

Nachts wehte ein starker Wind.

Gece şiddetli rüzgâr esiyordu.

Mein Vater ist ein starker Raucher.

Benim babam ağır sigara tiryakisi.

Tom ist ein sehr starker Kerl.

Tom çok güçlü bir adamdır.

Tom ist ein sehr starker Mann.

Tom, çok güçlü bir adam.

Auf dieser Straße herrscht starker Verkehr.

Bu caddede yoğun trafik var.

Dieser Blume entströmt ein starker Duft.

Bu çiçek güçlü bir güzel koku verir.

Ein starker Wind entlaubte die Bäume.

Güçlü bir rüzgar ağaçların yapraklarını döktü.

Es kam ein starker Wind auf.

Güçlü bir rüzgar esmeye başladı.

Zwei Wochen starker Regen führten zu Überflutungen.

İki haftalık şiddetli yağmur sel ile sonuçlandı.

Ein starker Mensch muss unsere Nation führen.

Ulusumuza yol gösterecek güçlü bir kişiye ihtiyacımız var.

Starker Kaffee hat sie die ganze Nacht wach gehalten.

Koyu kahve onu bütün gece uyanık tuttu.

- Es bläst ein starker Wind und ich kann nicht schnell gehen.
- Es weht ein starker Wind, so dass ich nicht schnell gehen kann.

Kuvvetli bir rüzgar esiyor ve ben hızlı gidemiyorum.

Bei jungen Mädchen besteht ein starker Wunsch nach einer schlanken Figur.

Genç kızların narin şekiller için arzusu güçlüdür.

- Der Wind weht sehr stark.
- Es weht ein sehr starker Wind.

Esen çok güçlü bir rüzgar var.

Ich hoffe, dass einmal ein sehr starker Mahjongg-Spieler aus mir wird.

Hayalim çok güçlü bir Mahjong oyuncusu olmak.

Sein Design wird jeden Angreifer dazu zwingen, aufeinanderfolgende Schichten starker Verteidigung zu überwinden, um

Tasarımı, bir saldırganı son kaleye ulaşması için, üst üste sağlam

Du bist ein junger, gesunder und starker Mensch. Dir kann es gelingen, dies zu tun.

Sen daha genç, daha sağlıklı ve daha güçlü bir kişisin. Bunu yapabilirsin.

„Oh, Tom, du großer, starker Mann! Komm her und küss mich!“ – „Tut mir leid! Ich bin verheiratet!“

"Ah Tom, sen büyük, güçlü adamsın! Buraya gel ve beni öp!" "Üzgünüm! Ben evliyim!"