Translation of "Sogar" in Turkish

0.055 sec.

Examples of using "Sogar" in a sentence and their turkish translations:

Oder sogar Alzheimer

ve hatta Alzheimer riskinizin artması

sogar die größten

hatta en büyüğü

Sogar Tom grinste.

Tom bile sırıttı.

- Sogar meine Mutti weiß davon.
- Sogar meine Mamma weiß davon.

Annem bile bilir.

Manchmal sogar per Handy.

cep telefonuyla bile satın alıyor.

Man könnte sogar behaupten,

Hatta şunu da söyleyebiliriz,

Sogar Faschisten suchen Gemeinschaft,

Faşistler bile topluluk arayışında,

Sogar das Pariser Übereinkommen

Paris Anlaşması'nın iddialı hedefleri bile

Und manchmal sogar öffentlich.

hatta bazen açıkça yapıyorum.

sogar das zu tun

bunu yaparken bile

Sogar die kleinsten Tiere.

En küçük hayvanları bile.

Ich arbeite sogar sonntags.

Ben pazar günü bile çalışırım.

Sogar ich war überrascht.

Ben kendim bile şaşırdım.

Wir sind sogar früh.

Biz gerçekten erken geldik.

Sie bemerkte mich sogar.

O aslında beni fark etti.

Sogar Paranoide haben Feinde.

Paranoyakların bile düşmanları vardır.

Sie hörten sogar Musik.

Müzik bile dinlemişler.

Wir haben sogar Farbfernsehen.

Renkli televizyonumuz bile var.

Sogar Tom sprach Französisch.

Tom bile Fransızca konuştu.

sogar das Filmen eigener Pornos,

hatta gerçek vücut çeşitliliğini destekleyen,

Gutherzige Menschen, sogar gute Angestellte,

Bunlar iyi insanlardı, belki de çok iyi çalışanlardı

sogar mit meinen stärksten Gegnern.

hatta en zorlu rakiplerimle bile.

Und können sogar Leben kosten.

can kaybına sebep olabiliyor.

sogar in der Reihenfolge jetzt

hala şimdi ki düzende bile

sogar seine Frau und Tochter

karısı ve kızı bile

Das ist sogar das schönste

hatta en güzeli bu

Sogar die Tiere werden gezählt

hayvanların bile sayılıp

Oder greifen sogar zur Waffe.

Hatta bazen silahlanıyorlar bile.

Der Fisch schien sogar verwirrt.

Balıklar bile şaşkın gibiydi.

Sie kann sogar Schlagzeug spielen.

O bateri bile çalabilir.

Er kann sogar Schlagzeug spielen.

O davul bile çalabilir.

Rassismus existiert sogar im Fernsehen.

Irkçılık televizyonda bile var.

Es geht sogar noch leichter.

Bunu yapmak için daha kolay bir yol var.

Sogar Tom war nicht überzeugt.

Tom'un kendisi bile ikna olmamıştı.

Vielleicht würde sogar Tom zustimmen.

Belki Tom bile kabul ederdi.

Tatsächlich liebte er sie sogar.

Aslında, o bile onu seviyordu.

Tom mag sogar kalte Pizza.

Tom soğuk pizza bile seviyor.

Tom schrieb mir sogar Gedichte.

Tom bana şiirler bile yazdı.

Und sogar über den Riesen selbst.

ve hatta devin kendisi hakkında bile.

Diese Rückschlüsse gelten sogar für Tiere.

Bu ilişkilendirilmeler hayvanlar için bile geçerli.

Und kann sogar einen Körperteil verlieren.

ve insanlar tetanos yüzünden uzuvlarını kaybediyorlar.

sogar wenn die Niederlage erwartet wird.

bir başarı vardır.

Mancherorts übernehmen sie sogar die Kontrolle.

Bazı yerleri de ele geçirmeye başlamışlardır.

Manchmal sind sie sogar sehr falsch.

Bazen oldukça yanlış gidiyor.

Sogar nervig. Viele Menschen sind nervös.

Hatta sinir bozucu. Bir çok kişinin sinirleri bozuldu.

Er hat sogar seinen Lehrlingsmeister bestanden

Hatta çırağı ustasını geçtiği için

Und das ist sogar noch gefährlicher.

Bu, daha da tehlikeli bir durum.

Du wirst sogar noch besser sein.

Daha iyi bile olacaksın.

Er nannte dich sogar einen Heuchler.

Sana ikiyüzlü diyecek kadar ileri gitti.

Sogar Kinder können dieses Buch lesen.

Çocuklar bile bu kitabı okuyabilir.

Sogar ein Kind kann das verstehen.

Bir çocuk bile onu anlayabilir.

Sogar intelligente Menschen sind manchmal geistesabwesend.

Zeki insanlar bile bazen dalgındırlar.

Sogar Tom kennt die Wahrheit nicht.

Tom bile gerçeği bilmiyor.

- Sogar ein fachkundiger Fahrer kann einen Fehler machen.
- Sogar ein erfahrener Fahrer kann Fehler machen.

- Bir uzman sürücü bile bir hata yapabilir.
- Uzman bir sürücü bile hata yapabilir.

Sogar die meisten Klimaforscher und grünen Politiker

Çoğu iklim bilimci veya çevreci siyasetçi bile dünyanın her yerine

Wir haben unterwegs sogar einen Snack gefunden.

Yolda küçük bir atıştırmalık bile yedim.

Sie schlafen, essen und gebären sogar so.

Uyuyorlar, besleniyorlar hatta doğum yapıyorlar.

Manche Studien zeigen sogar höhere Mortalitätsraten auf,

Bazı çalışmalar ölüm oranını bile etkilediğini gösteriyor,

sogar von Kindern, die selbst homosexuell werden.

hatta daha sonra eşcinsel olduğunu anlayan çocuklar tarafından bile.

Hier haben wir sogar drei unterschiedliche Rover.

Üç farklı gezginimizi görüyorsunuz burada.

Sogar die Zunge einiger Fledermäuse ist pelzig

kimi yarasaların dilleri bile tüylüdür

Nervt sie sogar in ihrer natürlichen Umgebung

onları doğal ortamında rahatsız edici davranışlara bile

sogar diejenigen, die nicht geäußert werden wollen

hatta ve hatta dile bile getirilmemesini isteyen kesim

Sie konnten sogar Zeitungen für Frauen drucken

kadınlara özel gazete bile basabilmişlerdi aslında

Es ist kalt dort, sogar im Sommer.

- Yazın bile hava orada soğuktur.
- Orası yazın bile soğuktur.

Ich habe Tom sogar zum Lachen gebracht.

Tom'u bile güldürmüştüm.

Ich habe Tom sogar einen Brief geschrieben.

Tom'a bir mektup bile yazdım.

Sogar ein Kind würde den Unterschied merken.

Bir çocuk bile farkı fark ederdi.

Sogar ein Kind kann so etwas tun.

Bir çocuk bile böyle bir şeyi yapabilir.

Sogar meine Oma kann eine SMS senden.

Büyükannem bile bir mesaj gönderebilir.

Sie werden sogar bei jeder Person selbst variieren.

Biliyorsunuz ki, bireyler arasında değişiklik bile gösterecek.

Den weiblichen Küken ergeht es sogar noch schlechter.

Dişi tavukları daha da kötüsü bekler.

Und sogar politische Krisen, die zu Flüchtlingskrisen führen.

ve hatta mülteci krizlerine yol açan politik krizleri...

Alles war fertig und reichte sogar seinen Koffer

her şey hazırdı bavulunu bile teslim etmişti

Sogar eine Person, die so viel Geld hat

O kadar çok büyük bir paraya sahip olan insan bile

sogar Uğur Dündar, den wir als Journalistenveteran kennen

gazetecilik konusunda duayen olarak bildiğimiz Uğur Dündar bile

Dieser Weg kann sogar Millionen von Kilometern erreichen

bu iz milyonlarca km uzunluğa bile ulaşabiliyor

Diese Stimme war sogar aus Istanbul zu hören

bu ses İstanbul'dan bile duyulmuştu

Zu dieser Zeit konnten wir sogar alleine gehen

Bizde o dönemde ise tek başına bile gidebiliyordu

Europa, sogar Amerika, das wir mit Neid betrachten

Gıpta ile baktığımız Avrupa'nın hatta Amerika'nın

Ihr Bericht ist sehr gut, ja sogar ausgezeichnet.

Senin raporun mükemmel değilse de oldukça iyi.

Sogar eine Nadel zu stehlen ist eine Sünde.

İğne çalmak bile günahtır.

Tom ist kein Faulpelz. Er schuftet sogar richtig.

Tom tembel bir çocuk değildir, İşin aslına bakarsanız, o çok çalışır.

Einige Leute haben sogar schon den Mond besucht.

Bazı insanlar ay'ı bile ziyaret ettiler.

Sogar ein Kind kann gut und schlecht unterscheiden.

Bir çocuk bile doğru ile yanlışı ayırt edebilir.

Sie kann Französisch sprechen, und das sogar fließend.

Fransızca konuşabilir, üstelik akıcı biçimde.

Sogar ein intelligentes Kind kann das nicht verstehen.

Zeki bir çocuk bile anlayamaz.

Sogar der Mond war auf ihre Schönheit neidisch.

Ay bile onun güzelliğini kıskandı.

Einer von ihnen hat sogar zu uns gesprochen.

Onlardan biri bile bizimle konuşmadı.

Sogar während ihrer Ferien ist sie nie online.

O, tatili sırasında bile asla çevrimiçi değil.

Sogar ein zweijähriges Kind kann ein Telefon bedienen.

İki yaşındaki bir çocuk bile telefon kullanabilir.

- Selbst Tom wusste das.
- Sogar Tom wusste das.

Tom bile onu biliyordu.

Ihr fürchtet euch sogar vor eurem eigenen Schatten.

Gölgenizden bile korkuyorsunuz.

Sogar diese Wörter werden eines Tages verschwunden sein.

Hatta bu sözler bir gün ortadan kaybolacaktır.

Dieser Teich trocknet sogar im Sommer nicht aus.

Bu gölet yazın bile kurumaz.