Examples of using "Schande" in a sentence and their turkish translations:
Çok kötü.
Fakirlik ayıp değil.
Bunda utanılacak bir şey yok.
Bu bir utanç.
Bu bir rezalet.
Ne ayıp!
ayıp değil mi bu yahu
Fakir olmak ayıp değil.
Ailemizi rezil ettin.
Ne ayıp!
Ve biliyor musun? Çok yazık... Uruguay'ı kaybediyor olmaları çok yazık.
Araplarda bu durum utanç kaynağıydı
İşte bu insanlık ayıbıdır
Fakirlik ayıp değildir.
Bu firmamız için bir utançtır.
Bu bizim aile için bir rezalet.
Sen bu aile için bir yüz karasısın!
Olanlar bir rezaletti.
Çalışmak utanç verici değildir.
galiba bu ayıp da bize yeter
Bence ölüm utanca tercih edilir.
Utanç içinde yaşamaktansa onurlu ölmek daha iyidir.
Onurlu bir ölüm utanç verici bir yaşamdan daha iyidir.
Utanç içinde yaşamaktansa öldürülmeyi tercih ederim.
Karantinaya girmek ne ayıptır, ne de günahtır
Bu utanç verici.
- Ailemin şerefine leke sürdüm.
- Ailemin gururuyla oynadım.
- Ailemin itibarını iki paralık ettim.
- Ailemin saygınlığına gölge düşürdüm.
- Ailemin onurunu kırdım.
- Ailemin namusunu kirlettim.
- Ailemin izzetine halel getirdim.
- Ailemin haysiyetini ayaklar altına aldım.
Belediye başkanımızın Toronto'ya şöhret ve utanç getirmesi talihsizliktir.
bir utanç kaynağımızda bizim kendi tarihimizi başka ülkelerin kaynaklarından öğrenmemiz
ettikten sonra görevden alındı . Yarı utanç içinde, Lannes Portekiz'e büyükelçi olarak gönderildi:
Yaramazlık etmeyin.
Sanırım bazı yabancı dil öğretmenlerinin bir yerli konuşucu ile çalışmadan üniversitelerden mezun olmaları bir ayıptır.