Examples of using "Übel" in a sentence and their turkish translations:
O kötü kokuyor.
O kötü kokuyor.
Onlar kötü kokuyor.
Kötü kokuyor.
Tom iğrenç hissetti.
Fena değil.
Bulantın yok mu?
- O kötü sona erecek.
- O kötü biçimde bitecek.
Onun kötü bir ünü var.
Bu beni hasta hissettiriyor.
Bu da çok kötü değil.
O çok kötü değildi.
Hem Tom'un hem de Mary'nin kötü ünleri var.
- İçimden kusmak geliyor.
- Ben kusacakmış gibi hissediyorum.
İstesekte istemesekte burada kalmak zorundayız.
Bunun için onu suçlamıyorum.
Bu sahte.
Biraz daha yersem, hasta olacağım.
- Mary karnı ağrıyarak uyandı.
- Mary karın ağrısıyla uyandı.
- Mary mide bulantısıyla uyandı.
Deniz, yangın ve kadın; üç tane felaket.
Bu kitap çok kötü değil.
Hiç trende miden bulandı mı?
Kötü kokuyor.
Tom şehrin civarında çok kötü bir üne sahiptir.
Onun kötü bir ünü var.
Hoşlansak da hoşlanmasak da o toplantıya katılmak zorundayız.
Başım dönüyor.
Bir de bu yetmezmiş gibi, annesi hasta oldu.
Yakın olmamayı tercih ederim! Hiç havamda değilim.
Sevsek de sevmesek de oraya gitmemiz gerek.
O onun kötü sürüşü hakkındaki uyarılarına içerledi.
Kötülük yöntemden gelmez ama onu kötüye kullanandan gelir.
Gubbi'yi acilen götürürken bir sakinleştirici atışı daha yapılıyor.
Şirketi iflas etti ve daha da kötüsü o bir trafik kazası geçirdi.
Geç kaldığı için onu suçlamamalısın.
O kötü bir şekilde yaralandı.
Sinirlendiği için Tom'u suçlayamazsın.
Üzgünüm baba, çocukken ona bunun için kırılmıştım
Seçeneğimiz yok. Sanırım yürümek zorunda kalacağız.
Siyasi eylemlerin hukukun üstüne çıktığı söylendiğinde insanlar alınıyor.
Ordu, devlet içinde bir devlettir, çağımızın kötülüklerinden biridir.
Herkes partide sizi bekliyor olacak. Siz şöyle ya da böyle gelmek zorundasınız.
Tom kötü bir üne sahiptir.
Kayboldum ve işin daha da kötüsü, yağmur yağmaya başladı.
Daha da kötüsü, kar yağmaya başladı.
Tom'a güvenmekten başka seçeneğimiz yok.
İstesen de istemesen de bunu yapacaksın.
Ne zaman kan görsem midem bulanır.
- Seni suçlamıyorum.
- Sizi suçlamıyorum.
Göründüğü kadar kötü değil.
Bu ceket yıpranmış ve kötü görünüyor. Yeni bir tane alma zamanın değil mi?
Tom kızdığı için Mary'yi suçlamıyor.
- O adam kötü bir üne sahiptir.
- O adamın kötü bir şöhreti var.
- İstesende istemesende gitmek zorundasın.
- Beğen ya da beğenme, gitmek zorundasın.
O kadar kötü olmadığımı görmeni istedim.