Examples of using "Sacrée" in a sentence and their turkish translations:
Bir araba.
Bir ev.
Sen ünlü bir şeye sahipsin.
Aşağıya kadar uzun bir yol var.
Bu tam bir hikaye.
Bu oldukça bir deneyimdi.
Biz tam bir ekip kurduk.
İnsan hayatı kutsaldır.
Muhteşem bir manzara!
O, dini müzik dinler.
- Bir hafta olmuş.
- Bir hafta geçmiş.
Berbat bir içki mahmurluğum var.
Şuna bakın! Bu büyük bir kaka!
sadece bölgeyi kutsal kabul ediyorlar
Aile Türkler'de çok kutsaldır
İnsanın Kâbe'si insandır.
Bir kadın.
Aşağısı çok yüksek. Pekâlâ, işte büyük an.
O büyük bir sürprizdi.
"Bu alanın kutsallığını neden kimse göremiyor?"
Kayalığın üzerine çıktık. Muhteşem bir manzara.
yani kutsal bilgelik kilisesi olarak inşa edilmiş
Tatoeba: Detaylara dikkatin kutsal olduğu yerde ceza hızlıdır.
öğretmenliğin kutsal bir meslek olduğunu gösterdiler bu filmde
- Sen çok yalancısın.
- Seni gidi yalancı.