Translation of "J'aurai" in Turkish

0.007 sec.

Examples of using "J'aurai" in a sentence and their turkish translations:

J'aurai soif.

Susayacağım.

J'aurai faim.

Ben aç olacağım.

J'aurai ma revanche.

İntikamımı alacağım.

- J'aurai besoin de votre aide.
- J'aurai besoin de ton aide.

- Senin yardımına ihtiyacım olacak.
- Yardımına ihtiyacım olacak.

J'aurai quatorze ans demain.

Yarın on dört yaşında olacağım.

Demain j'aurai 28 ans.

Yarın 28 olacağım.

J'aurai besoin de ça.

Ona ihtiyacım olacak.

- J'aurai besoin que vous soyez là.
- J'aurai besoin que tu sois là.

Orada olmana ihtiyacım olacak.

J'aurai seize ans en mai.

Mayısta on altı olacağım.

J'aurai seize ans l'an prochain.

Gelecek yıl on altı yaşında olacağım.

J'aurai une discussion avec Tom.

Tom ile konuşacağım.

J'aurai un déjeuner qui t'attendra.

Ben seni beklerken öğle yemeği yiyeceğim.

J'aurai seize ans en septembre.

Eylülde on altı olacağım.

J'aurai trente ans cet octobre.

Ben bu ekim ayında 30 yaşında olacağım.

J'aurai besoin de leur aide.

Onların yardımına ihtiyacım olacak.

J'aurai 35 ans en juin.

Haziranda otuz beş olacağım.

J'aurai dû mettre un manteau.

Bir ceket giymeliydim.

- J'aurai besoin de ça.
- J'aurai besoin de ceci.
- Je vais avoir besoin de ceci.

Buna ihtiyacım olacak.

J'aurai seize ans le mois prochain.

Gelecek ay on altı yaşında olacağım.

Au pire, j'aurai une note moyenne.

En kötü ihtimalle, ortalama bir puan alacağım.

J'aurai 17 ans la semaine prochaine.

Gelecek hafta on yedi yaşında olacağım.

J'aurai fini le travail pour midi.

Öğleye kadar işi bitirmiş olacağım.

J'aurai dû ajouter plus de sel.

Biraz daha tuz eklemeliydim.

J'aurai trente ans la semaine prochaine.

- Gelecek hafta otuz olacağım.
- Haftaya otuz oluyorum.

Dans deux jours, j'aurai treize ans.

İki gün içinde, on üç yaşına gireceğim.

J'appellerai quand j'aurai fini le travail.

İşi bitirdiğimde ararım.

Je t'écrirai quand j'aurai du temps.

Zamanım olursa sana yazarım.

Je t'apellerai quand j'aurai le temps.

Zamanım olduğunda seni arayacağım.

J'aurai trente ans dans deux semaines.

Birkaç hafta içinde otuz yaşında olacağım.

J'aurai trente ans le mois prochain.

Gelecek ay otuz yaşında olacağım.

- Je vous aiderai quand j'aurai fini mon travail.
- Je t'aiderai quand j'aurai fini mon travail.

İşimi bitirdiğimde sana yardım edeceğim.

- Je t'aiderai avec plaisir.
- Je t'aiderai volontiers.
- J'aurai plaisir à t'aider.
- J'aurai plaisir à vous aider.

- Ben size memnuniyetle yardımcı olurum.
- Size memnuniyetle yardımcı olurum.

J'aurai besoin de faire quelques examens supplémentaires.

Biraz daha test yapmam gerekir.

J'irai à Paris quand j'aurai assez d'argent.

Yeterli param olduğunda Paris'e gideceğim.

J'aurai 16 ans à mon prochain anniversaire.

Gelecek doğum günümde on altı olacağım.

J'aurai bientôt fini de lire ce roman.

Yakında bu romanı okumayı bitireceğim.

- J'aurai terminé le travail avant que vous ne reveniez.
- J'aurai terminé le travail avant que tu ne reviennes.

Sen dönmeden işi bitirmiş olacağım.

Nous nous disons : « Quand j'aurai atteint ce sommet,

Ve şöyle düşünürüz: "Zirveye ulaştığım zaman

J'aurai dû faire une réservation d’hôtel plus tôt.

Otelde daha önce yer ayırtmalıydın.

J'aurai dépensé tout cet argent en trois mois.

Tüm bu parayı üç ay içerisinde harcamış olacağım.

Je ne sais pas si j'aurai le temps.

Zamanım olacak mı bilmiyorum.

J'ignore si j'aurai le temps de le faire.

Bunu yapmak için zamanımın olup olmayacağını bilmiyorum.

Je pense que j'aurai besoin d'un parapluie aujourd'hui.

Sanırım bugün bir şemsiyeye ihtiyacım olacak.

J'aurai peut-être besoin de ton aide demain.

Yarın yardımınıza ihtiyacım olabilir.

Je pense que j'aurai besoin d'un peu plus d'argent.

Biraz daha paraya ihtiyacım olacağını düşünüyorum.

Demain c'est mon anniversaire, et j'aurai dix-sept ans.

Yarın doğum günüm ve on yedi olacağım.

Demain, j'aurai besoin de l'aide de tout le monde.

Yarın herkesin yardımına ihtiyacım var.

- Dès que j'aurai terminé de rédiger le rapport, je vous l'enverrai.
- Dès que j'aurai fini de rédiger le rapport, je te l'enverrai.
- Dès que j'aurai achevé de rédiger le rapport, je vous l'enverrai.

Raporu yazmayı bitirir bitirmez onu sana göndereceğim.

- Je t'aiderai avec plaisir.
- Je t'aiderai volontiers.
- J'aurai plaisir à t'aider.
- J'aurai plaisir à vous aider.
- Je serai heureux de vous aider.

- Ben size memnuniyetle yardımcı olurum.
- Size memnuniyetle yardımcı olurum.
- Memnuniyetle sana yardımcı olacağım.

J'aurai un entretien avec le professeur à 13 h 30.

- Hocayla 1:30'da randevum var.
- Profesörle 1:30'da randevum var.

Je n'aurai de cesse que lorsque j'aurai découvert la vérité.

- Gerçeği öğrenene kadar bana rahat yok.
- Gerçeği buluncaya kadar dinlenmeyeceğim.

J'aurai beau essayer, je ne serai jamais capable de le rattraper.

Ne kadar çok çabalarsam çabalayayım asla onunla aynı seviyeye gelemem.

Je ne sais pas si j'aurai le temps de le faire.

Onu yapmak için zamanım olup olmayacağını bilmiyorum.

Que vais-je faire quand j'aurai appris à parler le quechua ?

Keçua konuşmayı öğrendiğimde ne yapacağım?

J'aurai fini de lire ce roman au moment où tu viendras demain.

Yarın geldiğinde bu romanı bitirmiş olacağım.

- L’année prochaine, j’aurai dix-sept ans.
- J'aurai dix-sept ans l'année prochaine.

Ben gelecek yıl on yedi olacağım.

- Je vais avoir besoin de votre aide.
- J'aurai besoin de votre aide.

- Senin yardımına ihtiyacım olacak.
- Yardımına ihtiyacım olacak.

- J'aurai besoin de ton aide.
- Je vais avoir besoin de ton aide.

Yardımına ihtiyacım olacak.

Je ne pense pas que j'aurai le temps de faire cela aujourd'hui.

Bugün onu yapmak için zamanım olacağını sanmıyorum.

- Je vais avoir trente ans cet octobre.
- J'aurai trente ans cet octobre.

Bu ekim ayında 30 yaşına giriyorum.

J'aurai besoin d'une couverture de laine parce qu'il fait froid la nuit.

Geceleri hava soğuk olduğu için bir yün battaniyeye ihtiyacım olacak.

J'ignore quand j'aurai le temps d'achever de lire le reste de ce livre.

Bu kitabın geri kalanını okumayı bitirmek için ne zaman zamanım olacağını bilmiyorum.

Une fois que j'aurai pris ma retraite, je consacrerai tout mon temps à Tatoeba.

Emekli olur olmaz tüm zamanımı Tatoeba'ya ayıracağım.

Est-ce que je pourrais aller jouer dehors quand j'aurai fini de lire mon livre ?

Bu kitabı okuduğumda oynamak için dışarı gidebilir miyim?

- Je serai peut-être quelques minutes en retard.
- J'aurai peut-être quelques minutes de retard.
- Je pourrai avoir quelques minutes de retard.

Birkaç dakika gecikebilirim.

- Je ne pense pas qu'il me faille quoi que ce soit d'autre.
- Je ne pense pas qu'il va me falloir quoi que ce soit d'autre.
- Je ne pense pas avoir besoin de quoi que ce soit d'autre.
- Je ne pense pas que j'aurai besoin de quoi que ce soit d'autre.

Başka bir şeye ihtiyacım olacağını sanmıyorum.