Translation of "Dîner " in Turkish

0.014 sec.

Examples of using "Dîner " in a sentence and their turkish translations:

- Restez-vous pour dîner ?
- Restez-vous dîner ?
- Restes-tu pour dîner ?
- Restes-tu dîner ?

Akşam yemeğine kalıyor musun?

Allons dîner.

Akşam yemeği yiyelim.

- C'est l'heure du dîner.
- C'est l'heure de dîner.

Akşam yemeği zamanı.

- Nous parlerons au dîner.
- On parlera au dîner.

Akşam yemeğinde konuşacağız.

J'aimerais dîner là.

Ben orada yemek yemek isterim.

Tom reste dîner.

Tom akşam yemeği için kalıyor.

Voici votre dîner.

Buyurun, akşam yemeğiniz.

- Ma mère prépare le dîner.
- Ma mère fait le dîner.

Annem akşam yemeği hazırlıyor.

- J'ignore quoi manger pour dîner.
- J'ignore quoi manger à dîner.

Akşam yemeği için ne yiyeceğimi bilmiyorum.

- Je te dois un dîner.
- Je vous dois un dîner.

Sana bir akşam yemeği borçluyum.

- Le dîner fut tellement délicieux.
- Le dîner était tellement délicieux.

Akşam yemeği çok lezzetliydi.

C'est un vrai dîner.

Tam bir akşam yemeği yani.

J'ai préparé à dîner.

Ben akşam yemeğini pişirdim.

Le dîner était super.

Akşam yemeği harikaydı.

Merci pour le dîner.

Akşam yemeği için teşekkürler.

C'est l'heure du dîner.

- Akşam yemeği zamanı.
- Akşam yemeği vakti.

C’est notre dîner préféré.

Bu bizim favori yemeğimiz.

J'ai apporté à dîner.

Akşam yemeğini getirdim.

Qu'avons-nous à dîner?

Biz akşam yemeği için ne yiyoruz?

J'ai perdu mon dîner.

Ben akşam yemeğimi kaybettim.

Tom vient de dîner.

- Tom akşam yemeğini yemeyi henüz bitirdi.
- Tom az önce akşam yemeğini yemeyi bitirdi.

Le dîner était excellent.

Akşam yemeği mükemmeldi.

J'étais invité à dîner.

Akşam yemeğine davet edildim.

- J'ai préparé le dîner hier soir.
- J'ai préparé le dîner hier.

Dün akşam akşam yemeğini pişirdim.

- Il est presque l'heure de dîner.
- Il va être l'heure de dîner.

Yaklaşık akşam yemeği zamanı.

- Le dîner est-il prêt ?
- Est-ce que le dîner est prêt ?

Akşam yemeği hazır mı?

- J'ai invité mes voisins à dîner.
- J'ai invité mes voisines à dîner.

Komşularımı yemeğe davet ettim.

- Ton déjeuner refroidit.
- Votre déjeuner refroidit.
- Ton dîner refroidit.
- Votre dîner refroidit.

Akşam yemeğin soğuyor.

- Devine qui vient dîner !
- Devinez qui vient dîner !
- Devine qui vient souper !

Akşam yemeğine kimin geldiğini tahmin et.

- J'aimerais dîner avec toi ce soir.
- J'aimerais dîner avec vous ce soir.

Bu gece seninle akşam yemeği yemek istiyorum.

- Veux-tu dîner avec moi ?
- Ça te dirait de dîner avec moi ?

Benimle akşam yemeği yemek ister misin?

- Nous les avons invités à dîner.
- Nous les avons invitées à dîner.

Onları akşam yemeğine davet ettik.

- Je n'ai pas commandé le dîner.
- Je n'ai pas commandé de dîner.

- Ben akşam yemeği sipariş etmedim.
- Akşam yemeği siparişi vermedim.

- Qui as-tu invité à dîner ?
- Qui avez-vous invité à dîner ?

Akşam yemeğine kimi davet ettin?

- Tom n'a pas pu finir son dîner.
- Tom ne pouvait pas finir son dîner.
- Tom ne put finir son dîner.

Tom akşam yemeğini bitiremedi.

Pour un dîner entre mères

Ya da annelerin buluştuğu bir yemekte

Le dîner sera bientôt prêt.

- Akşam yemeği yakında hazır olacak.
- Akşam yemeği kısa bir süre içerisinde hazır olacak.

J'étudie l'anglais après le dîner.

- Akşam yemeğinden sonra İngilizce çalışırım.
- Akşam yemeğinden sonra İngilizce çalışıyorum.
- Ben akşam yemeğinden sonra İngilizce çalışıyorum.

Je ne veux pas dîner.

Ben akşam yemeği istemiyorum.

J’ai étudié avant de dîner.

Akşam yemeğinden önce çalıştım.

Je vous inviterai à dîner.

Ben size akşam yemeği ısmarlayacağım.

Merci pour le merveilleux dîner.

Harika akşam yemeği için teşekkür ederim.

Tom m'a invité à dîner.

Tom beni akşam yemeğine davet etti.

Le dîner était très bon.

Akşam yemeği çok güzeldi.

Taro, le dîner est prêt.

Taro, yemek hazır.

Je suis sorti pour dîner.

Akşam yemeğine dışarı çıktım.

Puis-je t'inviter à dîner?

Seni akşam yemeğine davet edebilir miyim?

J'ai invité Jane à dîner.

Jane'i akşam yemeğine davet ettim.

Taro, le dîner est prêt !

Taro, yemek hazır!

Le dîner est pour moi.

- Akşam yemeği benden.
- Akşam yemeğini bana yaz.

Il m'a invitée à dîner.

O beni akşam yemeğine davet etti.

Dépêchez-vous pour le dîner.

Akşam yemeği için acele et.

Laissez-moi payer le dîner.

Akşam yemeği için ödememe izin ver.

Merci pour le super dîner.

Harika yemek için teşekkürler.

Pouvez-vous rester pour dîner ?

Akşam yemeği için kalabilir misin?

J'ai déjà fini de dîner.

Akşam yemeğini zaten bitirdim.

Aimeriez-vous rester pour dîner ?

Akşam yemeğine kalmak ister misiniz?

Ne m'attendez pas pour dîner.

Benim için akşam yemeğini bekletmeyin.

Nous avons apprécié le dîner.

Biz akşam yemeğinden hoşlandık.

- J'espère que vous rester pour le dîner.
- J'espère que tu restes pour dîner.

Akşam yemeği için kaldığını umuyorum.

- Tom a commencé à préparer le dîner.
- Tom commença à préparer le dîner.

Tom akşam yemeği hazırlamaya başladı.

- Je veux t'emmener dîner ce soir.
- Je veux vous emmener dîner ce soir.

Bu gece seni yemeğe çıkarmak istiyorum.

- Tom a regardé Marie préparer le dîner.
- Tom regarda Marie préparer le dîner.

Tom Mary'nin akşam yemeği hazırladığını izledi.

- Que dis-tu d'aller dîner dehors ensemble ?
- Que dites-vous de dîner dehors ensemble ?

Birlikte dışarıda akşam yemeği yemeye ne diyorsun?

- Ils nous ont reçus à dîner hier soir.
- Elles nous ont reçus à dîner hier soir.
- Ils nous ont reçues à dîner hier soir.
- Elles nous ont reçues à dîner hier soir.

Dü akşam yemekte bizi ağırladılar.

Elle nous a invités à dîner.

O bizi akşam yemeğine davet etti.

Mets tes chaussures et allons dîner.

Ayakkabılarınızı giyin. Akşam yemeği için dışarı çıkalım.

Invitez-nous à dîner au restaurant.

Lütfen bizi dışarıda akşam yemeği yemeye davet edin.

- J'apporterai à déjeuner.
- J'apporterai à dîner.

Ben öğle yemeği getireceğim.

Nous avons déjà fini notre dîner.

Akşam yemeğini zaten bitirdik.

Je déclare ceci un dîner parfait.

Bunu mükemmel bir akşam yemeği olarak telaffuz ediyorum.

On s'est bien amusés au dîner.

Akşam yemeğinde çok iyi vakit geçirdik.

Continuons le jeu après le dîner.

Akşam yemeğinden sonra oyuna devam edelim.

Elle est en train de dîner.

O şimdi akşam yemeği yiyor.

J'ai invité mes amis à dîner.

Arkadaşlarımı akşam yemeğine davet ettim.

Mes amis m'ont invité à dîner.

Arkadaşlarım beni akşam yemeğine davet etti.

J'étais à l'heure pour le dîner.

Akşam yemeği için zamanında geldim.

Je refusai son invitation à dîner.

Akşam yemeğine davetini reddettim.

Je l'ai rencontrée lors d'un dîner.

Onunla bir akşam yemeği partisinde tanıştım.

- Qui vient dîner ?
- Qui vient déjeuner ?

Kim akşam yemeği için geliyor?

Mon patron m'a invité à dîner.

Patronum beni akşam yemeğine davet etti.

J'ai préparé le dîner hier soir.

Dün akşam akşam yemeği pişirdim.

Tu les as invités à dîner.

Onları akşam yemeğine davet ettim.

Je dois préparer le dîner aujourd'hui.

Bugün akşam yemeği pişirmek zorundayım.

Des amis m’ont invité à dîner.

Arkadaşlarım beni akşam yemeğine davet ettiler.

Je ferai le dîner demain soir.

Yarın akşam akşam yemeği pişireceğim.

Attends que j'aie fini de dîner.

Yemeğin bitmesini bekle.

J'écoute la radio, après le dîner.

Akşam yemeğinden sonra radyo dinlerim.

Tom a brûlé son premier dîner.

Tom ilk akşam yemeğini yaktı.

- Apporte à déjeuner !
- Apporte à dîner !

Bir öğle yemeği getir.

J'ai invité mon ami à dîner.

Arkadaşımı yemeğe davet ettim.

Qu'avons-nous à dîner ce soir ?

Bu gece akşam yemeği için ne yiyoruz?

Le dîner est à six heures.

Akşam yemeği saat altıda.

Il ne m'emmène jamais dîner dehors.

O asla beni akşam yemeği için dışarı çıkarmaz.

Je vient de finir mon dîner.

Akşam yemeğini henüz bitirdim.