Examples of using "D'été" in a sentence and their turkish translations:
Yaz tatili bitti.
- Yaz tatili yakında.
- Yaz tatili yaklaştı.
Güzel bir yaz tatili geçirmeni dilerim.
Sıcak bir yaz akşamıydı.
Yaz kampına katılmak istiyorum.
Yaz tatili temmuzda başlar.
Tom yaz festivaline katıldı.
Yaz tatilini dört gözle bekliyorum.
- İyi bir yaz tatili geçirdim.
- Bazı iyi yaz tatilleri geçirdim!
Yaz saati üç nisanda başlar.
Kabak bir yaz sebzesidir.
Onun hepsi sıcak bir yaz gecesinde başladı.
Yaz tatilin sırasında ne yapacaksın?
Yaz tatilini dört gözle bekliyorum.
Ben yaz tatiline çıkıyorum.
Yaz tatilin için ne yapacaksın?
Yaz tatillerini okuldan daha çok seviyorum.
Sadece yaz kıyafetleri giymelisin.
Keşke o yazlık giysiler giyse.
- Sınavlar yaz tatilinden hemen sonradır.
- Sınavlar yaz tatili akabinde.
Yaz tatilini teyzemin evinde geçirdim.
Sabırsızlıkla gelecek tatilleri bekliyoruz.
Yaz tatili boyunca bir postanede çalıştım.
Yaz tatilinden önce gitmek için beş günümüz var.
Öğrenciler yaz tatilini dört gözle bekliyorlardı.
Okul yakında yaz tatili için tatile girecek.
Öğrenciler yaz tatilinin gelmesi için sabırsızlar.
Beyaz bir bulut mavi yaz gökyüzünde yüzüyordu.
Ben yaz tatili sırasında genellikle saat onda yatmaya gittim.
Yaz tatili boyunca öğlenleri yüzdüm.
Yaz tatilinden sonra çocuklar okula dönmek zorundadırlar.
Tom, Mary'nin yaz tatilini nerede geçirmek istediğini bilmiyordu.
O, yaz kampında benim gruptan sorumluydu.
Birçok genç yaz tatilinde yurt dışına çıkar.
Yaz tatili her zaman tembellik ve rahatlamaya eşittir.
çünkü New York'un sıcak günlerinde yangın musluğu patlardı
Yaz ayları çok çok sıcak olabilir.
- Kızım kiraz, karpuz ve şeftali gibi yaz meyvelerini sever.
- Kızım kiraz, karpuz ve şeftali gibi yaz meyvelerini seviyor.
O yaz gecesinde sevgilimin yumuşak ve nemli cildini asla unutmayacağım.
Hayat yaz çiçekleri kadar güzel ve ölüm sonbahar yaprakları kadar güzel olsun.
Atletler Yaz Olimpiyatlarında en iyi durumda olmak için her gün sıkı antrenman yaptılar.
Çocuklar yaz tatilinden sonra tekrar okula dönmek zorunda.
Tom, Mary'nin yaz tatilini nerede geçirmek istediği bilmiyor.