Examples of using "Työtä" in a sentence and their turkish translations:
Aferin size!
İyi işti.
Bir iş arıyorum.
işimizi, çocuklarımızı,
Mükemmel bir iş yaptın.
Bu işten nefret ediyorum.
Sıkı çalışıyoruz.
Ben iş bulacağım.
- Seninle çalışacağım.
- Sizinle çalışacağım.
Sadece çok çalış.
Hepiniz iyi iş yaptınız.
İyi karardı! Zor iş.
O iyi bir iş arıyor.
Çalışmak zorundayım.
Sana bir iş teklif etmek istiyorum.
O, çalışırken şarkı söyledi.
Çok iyi bir iş yaptın.
- Harika bir iş yaptın.
- Şahane bir iş yaptın.
Uzun süre iş arıyorum.
Tom güzel bir iş yaptı.
İyi bir şey yaptın.
- Tom'a iyi bir iş teklif edildi.
- Tom iyi bir iş teklifi aldı.
Baban ne olarak çalıştı?
İş bulmalıyım.
- İyi iş!
- İyi iş çıkardın!
iyi bir iş çıkarıyor.
Film yapımı heyecan verici bir iştir.
Tom, ABD'de yasadışı olarak çalışıyor.
O oldukça iyi bir iş yaptı.
Burada harika bir iş yapıyorsun.
Ne tür iş istiyorsun?
Bu işi tek başıma yapamam.
Beni çalışmaktan alıkoyma.
Tom bugün güzel bir iş yaptı.
Tom, iş bulurken zor zamanlar geçirdi.
- Hepiniz iyi iş yaptınız.
- Hepiniz iyi iş çıkardınız.
Bu birçok kişiye yardımcı olacak. İyi işti.
Gün doğumundan gün batımına kadar çiftlikte çalışır.
Onun iş aradığını duyuyorum.
- Nasıl çalışmadan borçlarımı ödeyebilirim ki!
- İşim olmadan nasıl borçlarımı ödeyeyim ki!
- Cumartesi hariç her gün çalışıyorum.
- Cumartesi hariç her gün çalışırım.
Onların size bir iş teklif ettiğini düşündüm.
Sanırım harika bir iş yaptın.
İyi bir iş yaptığını düşünüyorum.
Büyük bir iş yaptığını sanıyordum.
Yeni bir iş aramaya başlamak için karar verdim.
- Aferin!
- İyi iş çıkardın!
Ben bunun önemli bir iş olduğunu biliyorum.
Çalışıyor gibi davrandım.
- Bir iş aramak için New York'a geldi.
- İş aramak için New York'a geldi.
Yüz binlerce insan işsiz kaldı.
Tom bugün çok iş yapmadı.
Tom bir iş bulma ümidiyle Boston'a geldi.
Ama bunu yapmak için çok çaba harcamak gerek. Ne yapacağız peki?
İyi bir buluş oldu. Aferin size. Bakın, burada biraz ışık var, gördünüz mü?
Ailesine bakmak için çok çalıştı.
Onun iş için uygun olmadığını düşünüyorlar.
Şimdiye kadar oldukça iyi bir iş yaptın.
Başka iş istemiyorum.
Bir iş bulabileceğimden oldukça eminim.
Ben Frida Kahlo'nun hayatına ve çalışmalarına derinden hayranlık duyuyorum.
Çok çalışmazsan, başarılı olamazsın.
Bay Kato artık çalışamayacak kadar çok yaşlı.
Çalışmak istemeyen, yemek de yemesin.
Sanırım Tom bizim için oldukça iyi bir iş yapıyor.
- Harika bir iş yaptın.
- İnanılmaz bir iş yaptın.
Bir işe ihtiyacım var.
Tom öğretmenlik yapmaktan sıkıldı ve yeni bir iş aradı.
Ben o iş için başvurmak istiyorum.
Çok çalışmazsan, başarılı olmazsın.
Kazı yapmak zor iştir.
Biz ona yardım etmezsek Tom işi bitiremeyecek.
Bu işi severim.
Seyahat ve toplum önünde konuşma, Tom'un işinin ayrılmaz parçalarıdır.
Çok iyi bir iş yaptığını sanmıyorum.
Tom bir garson olarak çalışıyor ama daha iyi bir iş arıyor.
O kadar çok işim var ki, bir saat daha kalacağım.
İş henüz bitmedi.
Tom ve Mary tek başlarına oldukça iyi bir iş çıkarıyor.
Eğer bana tavsiye etmeseydin işi almazdım.
Henüz bir iş bulmadım.
Bu işi yalnız yapamam.
Yeni işimi seviyorum.
İşbirliğin olmasaydı, işi zamanında bitiremezdim.
Tom iş arıyor.
Tom polisin elinden kaçma konusunda oldukça iyi bir iş çıkarıyor, ama sonunda yakalanacak.
Tom Boston'da sevdiği bir iş bulamadı bu yüzden Şikago'ya taşındı.
Geçen yıl bir önceki işini kaybettiğinden beri, Tom bir iş aramaktadır.
Tom'un eve gitmeden önce yapacağı yarım saatlik daha işi var.
İşi eğlenceyle karıştırmaktan hoşlanmıyorum.
Açıkçası, bu bir kişinin işi olamaz. Tatoeba'nın işbirlikçi olmasının nedeni budur.
Her şahsın çalışmaya, işini serbestçe seçmeye, adil ve elverişli çalışma şartlarına ve işsizlikten korunmaya hakkı vardır.