Examples of using "Kyllä" in a sentence and their turkish translations:
Evet, bazen.
Evet, efendim.
Evet, hanımım.
Var.
Evet cevabı verdim.
Evet, onu biliyorum.
- Evet, elbette.
- Evet, tabii ki de.
Şaşılacak şekilde...
Evet efendim.
Evet, iki tane.
Evet, gerçekten!
Evet.
Yönetebilirim.
Evet, lütfen.
Evet.
Evet, sizi iyi anlıyorum.
Benimle dalga geçiyorsun.
Evet, az önce sizi kandırdım.
Sosyalizm kazanacak.
Evet, ben ağlıyorum.
Tom iyileşecek.
O anlayacak.
Bir yolunu bulursun.
Bir iş bulacaksın.
- Sakin olun arkadaşlar.
- Sakin olun beyler.
Ben iş bulacağım.
Ona göre, evet.
İnsanlar konuşacak.
Atlatabileceğim.
Birisini bulacağım.
Evet.
Evet, Bob, geleceğiz.
Evet, bu benim birliğim.
Ben zaten evet dedim.
Bazı gürültülü komşularım var.
Evet, bakın, siyah.
Sen içtin mi? Tabii ki.
Kesinlikle. Bunu yaptım.
Kocam beni öldürecek.
Onu severdim.
Endişelenme. İyi olacağım.
O beni endişelendiriyor.
Bazen dua ederim.
Tom buna alışacak.
Evet, ben bundan çok korkuyorum.
Anlıyorum.
Tom gerçeği söyleyecek.
Bundan çok daha iyisini yapabilirsin.
Şaka yapıyorsun.
Bizi anlayacaklar.
Biz mantıksız davranıyoruz.
- Evet derdim.
- Ben evet derdim.
"Yemeğinizi ısıtayım mı?" "Ah, evet lütfen."
Evet demek aptalca olurdu.
Evet, elma kırmızı.
Tom öğrenecek.
Bu sen yaşlandığında mantıklı olacak.
"Diye tenis oynar mı?" "Evet oynar."
Umarım Tom evet der.
İyi olacağım.
İstisnalar var.
Sen başkasını bulacaksın.
Sen başkasıyla buluşacaksın.
Evet demene gerek yoktu.
Tom John'a çok benziyor.
Tom onu istemeyecek.
Peki, o bir denemeye değer.
Evet, çok hoş bir akşam.
- Bulduğuma inanmayacaksın.
- Ne bulduğuma inanmayacaksın.
- Bulduğum şeye inanmayacaksın.
Ne demek istediğimi bildiğinden eminim.
Endişe ediyorum.
Evet, bizim iki çocuğumuz var.
Benimle kafa buluyorsun değil mi?
Bu bir evet mi yoksa hayır mı?
Ne yazık ki, o olmadı.
Bak, bununla başa çıkabilirim.
Ben buraya tekrar geldim.
Mücizevi şekilde, onlardan hiçbiri ölmedi.
"Evet, portakal suyu lütfen," diyor Mark.
Bu çılgınca geliyor, biliyorum.
O, tartışmaya değer bir şey.
O, bana ne zaman evet diyeceğimi öğretti.
Merak etme. Tom iyi olacak.
Kedin hayatta kalacak.
Tom'un annesi böylesine bir dedikoducu.
Evet diyeceğimi nasıl biliyorsun?
"Siz bir öğretmen misiniz?" "Evet, öğretmenim."
"O, filmi beğendi mi?" - "Evet, beğendi."
Hayatta kalacaksın.
O hatayı nasıl yaptığını görebiliyorum.
- Bir gün beni unutacaksınız.
- Bir gün beni unutacaksın.
Tom'u neden sevmediğini anlayabiliyorum.
Evet, bir yol! Bu medeniyet demek.
Roma ziyaret etmeye değer bir şehirdir.