Examples of using "Puhumaan" in a sentence and their turkish translations:
Ben konuşabiliyorum.
Fransızca konuşmayı öğreniyorum.
- Tom'la konuşmaya gittim.
- Tom ile konuşmaya gittim.
Onunla konuşmaya git.
Fransızcayı akıcı biçimde konuşabilmeyi istiyorum.
Köpekle konuşmaya başladı.
Tom konuşamadı.
Onun hakkında konuşmaktan bıktım.
Tom, Mary'yle konuşmak için durdu.
Tom herkesin önünde konuşmaya alışkındır.
Ben herkesin önünde konuşmaya alışık değilim.
Onlar sorun hakkında konuşmak için istekli.
Fransızca konuşmayı nerede öğrendin?
Tom'a Fransızca konuşmayı kim öğretti?
Yakında İngilizce konuşabileceksin.
Tom Fransızca konuşmada iyidir.
O neredeyse konuşamıyor.
Tom'u benimle konuşturamadım bile.
Tom konuşkan.
Tom, Mary'nin nasıl Fransızca konuşacağını öğrenmesini istedi.
O kadar korkmuştu ki konuşamadı.
O konuşamadı, çok kızgındı.
Fransızca konuşabilirim.
Eve geldiği zaman Tom'la konuşacağım.
Tom Fransızca konuşabilir mi?
Fransızca konuşamadım.
Onun hakkında konuşmayacağım.
Bu konuda konuşmaya alıştım.
Bir kere konuşmaya başladığında, onu durdurmak yok.
Tom Fransızca konuşabilir.
Duyguların hakkında konuşmayı öğrenmen gerekiyor.
Öğretmen üç ay içinde hepimizi akıcı Fransızca konuşturacağını iddia etti.
Bizimle Fransızca konuşmayı denedi.
Tom daha iyi Fransızca konuşabilseydi gerçekten nasıl hissettiğini herkese söyleyebilirdi.
Johnny sadece birkaç ay önce İspanya'ya taşındı, o henüz İspanyolca konuşmaya alışkın değil.