Examples of using "Mukanaan" in a sentence and their turkish translations:
Onlar şemsiyeler getirdi.
Günün son ışıklarını da beraberinde götürüyor.
Tom ne getirdi?
Yanında yavruları olduğundan arka sokaklardan ilerliyor.
...gece, beraberinde sürpriz davranışlar getirir...
Tom'un hiç nakiti yok.
Mary dizüstü bilgisayarını her zaman yanında bulundurur.
Devrimler daima yeni bir hukuki düzenle sonuçlanır.
Onun yanında az parası var.
Onlarla birlikte gitmek istiyorsan acele etmelisin.
Tom, babalığın gerektirdiği anlayışa sahip değildi.