Examples of using "Kerran" in a sentence and their turkish translations:
Bunu bir kere yaptın.
Bir kez daha.
Tekrar.
Tekrar yap!
Tom bunu bir kez yaptı.
Tom'un Priusunu bir kez sürdüm.
Ayda bir kez sinemaya giderim.
Bir zamanlar bir yıldız kayması gördüm.
Bir zamanlar Osaka'da yaşadım.
Bir zamanlar bir tahta parçası vardı.
Bir keresinde babanla karşılaştım.
Ben bir zamanlar Roma'da yaşadım.
Ayda bir kez anneme yazarım.
Oraya bir kez giderseniz bilirsiniz.
Hey, yalnızca bir kez yaşarsın.
- Yalnızca bir kez yaşarsın.
- Sadece bir kez yaşarsın.
Onu bir kez daha okuyun, lütfen.
Ayda bir kez burada görüştük.
Bir zamanlar oradaydım.
Bunu bir kez daha yapın.
Bir zamanlar burada bir köprü vardı.
Bir zamanlar onu gördüğümü hatırlıyorum.
Bir zamanlar güzel bir prenses varmış.
Tom bir zamanlar birini gördü.
Bir zamanlar, bir zalim kral yaşarmış.
Bir kere daha dene.
Onlar her ay bir kez maç izlemeye giderler.
Bir zamanlar İngiltere'de çok kötü bir kral yaşarmış.
Bir zamanlar, Bu köyde yaşlı bir adam varmış.
Onları ilk olarak ne zaman gördünüz.
Haftada bir kez, o, aerobiğe gider.
O, son nefesini aldı.
O bana haftada bir kez yazar.
O, ayda bir kez tıraş olur.
Sadece bir kez orada bulundum.
Babam bir kez Yunanistan'da bulunmuş.
- Ben onu sadece bir defa gördüm.
- Ben onu sadece bir kere gördüm.
Bunu haftada bir kez yapmaya çalışırım.
Ayda bir kere bir araya geliriz.
Tom yılda bir kez Boston'a gelir.
Tom beni bir kez öpmeye çalıştı.
Ona ilk kez Kyoto'da rastladım.
Şarkıyı bir kez daha söyle lütfen.
Noel ancak yılda bir kez gelir.
Tom burada bir kez kaldı.
Oraya bir kez daha gitmek istiyorum.
Tom mektubu üçüncü kez okudu.
Belki tekrar buluşacağız.
Bob bana ayda bir kez yazar.
O sadece beni bir kez öptü.
Haftada bir kez sinemaya gider.
O, haftada bir kez ebeveynlerine yazar.
Onu senin için son olarak tekrarlarım!
- Tom'la sadece bir kere konuştum.
- Tom'la sadece bir kez konuştum.
- Tom'la sadece bir defa konuştum.
- Tom'la sadece bir sefer konuştum.
- Tom'la yalnızca bir kere konuştum.
- Tom'la yalnızca bir kez konuştum.
- Tom'la yalnızca bir defa konuştum.
- Tom'la yalnızca bir sefer konuştum.
Birbirimizle ilk kez nerede tanıştığımızı hatırlıyor musun?
Bir kez daha deneyeceğim, bir kere daha kovalamaya çalışacağım.
Tom yeniden düşünmenizi diliyor.
Bir zamanlar bir tavuk vardı, onun bir gözlemesi vardı.
Büyükannem yine ilaçlarını almayı unutmuş.
John ayda bir ailesine mektup yazar.
Bundan bir veya iki kez bahsettiğimi hatırlıyorum.
Onu Fransızca bir kez daha tekrar söyle.
Tom sadece haftada bir kez saçını yıkar.
Böyle bir fırsat ancak kırk yılda bir gelir.
Bugünün Türkiye'sine bir zamanlar sultan egemen oldu.
En son ne zaman dışarıda yedin?
Haftada en az bir kez köpeğimi etle beslerim.
Birbirimizi tekrar ne zaman görebiliriz ?
Tom birkaç kez Boston'da bulundu.
"O seni kaç kez öptü?" "Sadece bir kez."
Bir zamanlar köyün çıkışında küçük güzel bir ev varmış.
Gelecek sefer geldiğimde, kız kardeşimi getireceğim.
Tom yine mahvetti.
- Bir zamanlar üç kızı olan bir kral yaşıyordu.
- Bir zamanlar üç kızı olan bir kral vardı.
Tom burada haftada en az bir kez öğle yemeği yer.
Bir zamanlar yoksul bir adam ve zengin bir kadın vardı.
Tom'la ilk defa nerede buluştuğumu hatırlayamıyorum.
Seni her gördüğümde anneni düşünüyorum.
Bir zamanlar güzel bir kızı olan bir kral vardı.
Peri masalları hep aynı başlar: bir zamanlar.
"Onu kaç kez öptün?" "Sadece bir kez."
Bir zamanlar, Tango adında bir kedi varmış.
Bunu sadece bir kez söyleyeceğim, bu yüzden dikkatlice dinle.
Samanyolu'nu ilk gördüğüm geceyi hatırlıyorum.
İlk tanıştığımız günü asla unutmayacağım.
Herhangi bir mantar yenilebilir fakat bazıları sadece bir kez.
Boston'da olduğun bir daha ki sefere akşam yemeği için buluşalım.
Ölmeden önce en azından bir defa daha Boston'a gitmek istiyorum.
Seni bir zamanlar uyardım ama sen dinlemedin.
Bir zamanlar üç güzel kızı olan bir kral vardı.
Bir zamanlar fakir olan ama güzel bir kızı olan bir değirmenci vardı.