Translation of "Walls" in Turkish

0.010 sec.

Examples of using "Walls" in a sentence and their turkish translations:

- The walls have ears.
- Walls have ears.

Yerin kulağı var.

- We painted the walls white.
- We have painted the walls white.
- We've painted the walls white.

Duvarları beyaza boyadık.

In painting those walls,

O duvarları boyarken

Soaking into the walls,

duvarın nemlendiğini görseniz

The walls have ears.

Duvarların kulakları vardır.

You painted the walls.

- Duvarları boyadın.
- Duvarları boyadınız.

The walls were bare.

Duvarlar çıplaktı.

These walls aren't soundproof.

Bu duvarlar ses yalıtımlı değil.

The walls are bloody.

Duvarlar kanlı.

The walls look good.

Duvarlar iyi görünüyor.

Mosquitos don't respect walls.

Sivrisinekler surlara saygı duymazlar.

- Do not spit on the walls.
- Don't spit on the walls.

Duvarlara tükürme.

There can be walls without a roof, but no roof without walls.

Çatısız duvarlar olabilir ama duvarlar olmadan çatı olmaz.

- Walls are very big these days.
- Walls are very popular these days.

Duvarlar bugünlerde çok büyük.

To the walls of Facebook.

bir tesadüf değil.

The walls were so thick,

Duvarlar çok kalındı,

"See these walls we're painting?

“Boyadığımız duvarları görüyor musunuz?

She painted the walls white.

Duvarları beyaza boyadı.

I can't see through walls.

Duvarların içinden göremem.

Superman can see through walls.

Süpermen duvarların içinden görebilir.

Hens don't fly over walls.

Tavuklar duvar üzerinden uçamazlar.

The walls are white plaster.

Duvarlar beyaz sıvalıdır.

Dad painted the walls white.

Babam duvarları beyaza boyadı.

The walls were painted white.

Duvarlar beyaza boyandı.

There's graffiti on the walls.

Duvarlarda duvar yazısı var.

Her room has red walls.

Odasının kırmızı duvarları var.

The walls are very thin.

Duvarlar çok ince.

We painted the walls white.

Duvarları beyaza boyadık.

These walls aren't exactly soundproof.

Bu duvarların ses yalıtımı yok.

Tom painted the walls white.

Tom duvarları beyaza boyadı.

The walls are hidden by ivy.

Duvarlar sarmaşık tarafından gizlenmiştir.

Walls have ears, shouji have eyes.

Duvarların kulakları vardır, shouji'nin gözleri vardır.

You've painted the walls, haven't you?

Duvarları boyadın, değil mi?

The walls are made from drywall.

Duvarlar alçıpandan yapılır.

The walls were painted light brown.

Duvarlar açık kahverengiye boyandı.

The walls are covered with blood.

Duvarlar kanla kaplı.

He painted all the walls green.

O, bütün duvarları yeşil boyadı.

Tom painted the walls light green.

Tom, duvarları açık yeşil renkte boyadı.

The castle's walls are very thick.

Kalenin duvarları çok kalın.

The walls were covered with wallpaper.

- Duvarlar duvar kağıdıyla kaplıydı.
- Duvarlar duvar kağıdıyla kaplanmıştı.

Do not spit on the walls.

Duvarlara tükürme.

And talks about all these societal walls,

ve toplumsal duvarlardan bahsediyor.

walls, and other things above each other.

dikilerek yapay bir tümsek yapıldığını söyledim.

But we painted those walls that summer.

Ama o yaz duvarları boyadık.

There are high walls about the town.

Kasabanın etrafında yüksek duvarlar vardır.

The walls of my room are green.

Odamın duvarları yeşildir.

The old city is surrounded by walls.

Eski şehir surlarla çevrilidir.

I hate the color of these walls.

Bu duvarların renginden nefret ediyorum.

Half-destroyed walls used to stand there.

Yarı yıkılmış duvarlar orada dururdu.

Do you hang pictures on your walls?

Duvarlarına resim asar mısın?

There are deep holes on the walls.

Duvarlarda dar delikler var.

Words are windows, or they are walls.

Sözler ya pencere ya da duvar gibidir.

The walls of the town were destroyed.

Şehrin duvarları yıkıldı.

Troops inside the walls were well protected.

Duvarların içindeki askerler iyi korunuyordu.

And the music actually addressed the societal walls

ve müzik aslında toplumsal duvarlara işaret ediyordu

And we're going to paint the walls outside."

Sonra da dışarıdaki duvarları boyayacağız.”

This is not the time to build walls,

Zaman duvar inşa etme zamanı değil,

I need old newspapers to cover the walls.

Duvarları kaplamak için eski gazetelere ihtiyacım var.

She says that she can see through walls.

O, duvarların içinden görebileceğini söylüyor.

In the movies, ghosts can walk through walls.

- Filmlerde, hayaletler duvarların üzerinden yürüyebilir.
- Filmlerde, hayaletler duvarların içinden geçebilir.

Walls have ears, sliding paper doors have eyes

Duvarların kulakları var, sürgülü kağıt kapıların gözleri var.

The walls have ears, the doors have eyes.

Duvarların kulakları vardır, kapıların gözleri vardır.

The walls of my room are too thin.

Odamın duvarları fazla ince.

We've decided to paint the walls light blue.

Duvarları açık maviye boyamaya karar verdik.

I was bored of sitting between four walls.

Dört duvar arasında oturmaktan usandım.

Dan doesn't like the color of the walls.

Dan duvarların rengini beğenmiyor.

What color are the walls in your room?

Odandaki duvarlar ne renktir?

My daughters are coloring all over the walls.

Kızlarım bütün duvarları boyuyor.

This is a time to start painting the walls.

zaman duvarları boyama zamanı.

Their job is to coat the walls with plaster.

Onların işi duvarları sıva ile örtmektir.

The walls of her room were covered in posters.

Odasının duvarları posterlerle kaplıydı.

There aren't any pictures or photographs on the walls.

Duvarlarda hiç resim ya da fotoğraf yok.

The walls in the old house were not straight.

Eski evdeki duvarlar düz değildi.

We must cover the furniture before painting the walls.

Biz duvarları boyamadan önce mobilyaları örtmeliyiz.

He overlaid the walls on the inside with gold.

İç duvarları altınla kapladı.

The walls of Tom's room are covered with posters.

Tom'un odasının duvarları posterlerle kaplı.

His well-drilled garrison to their stations on the walls.

iyi eğitimli garnizona gitmesini emretti.

Insulation in walls and ceilings to reduce energy use in

kullanarak azaltma.Sıradan ampullerin kompakt

The floor was painted green, while the walls were yellow.

Duvarlar sarıyken, yer yeşile boyanmıştı.

On both sides of the road there are old walls.

Yolun her iki yanında eski duvarlar var.

The bookshelves are built into the walls of my room.

Kitap rafları odamın duvarına montelidir.

Dan decorated the walls of his room with racist symbols.

Dan odasının duvarlarını ırkçı sembollerle süsledi.

If walls could talk, what stories would they tell us?

- Duvarlar konuşabilseydi, bize hangi hikayeleri anlatırdı?
- Duvarlar dile gelseydi, bize ne hikayeler anlatırdı.

But short legs can’t climb tall walls... or cross busy roads.

Fakat kısa bacaklarla uzun duvarlara tırmanılmaz. Yoğun sokaklardan da geçilmez.

I turned the radio up so loud that the walls shook.

Radyonun sesini o kadar yüksek açtım ki, duvarlar sarsıldı.

Tom doesn't like the color of the walls in his bedroom.

Tom yatak odasındaki duvarların rengini beğenmiyor.

They built the walls of the fortress without using cement at all.

Hiç çimento kullanmadan kalenin duvarlarını inşa ettiler.

The walls were breached after 6 days with the help of catapults and mangonels.

6 gün boyunca süren mancınık atışlarından sonra duvarlar yıkılmıştı ve

History reminds us that walls can be torn down, but doing so is never easy.

Tarih bize duvarların yıkılabileceğini söylüyor fakat öyle yapmak hiç kolay değil.

The story of Edward Snowden has reminded us once again that even the walls have ears.

Edward Snowden'in hikayesi bize duvarların bile kulaklarının olduğunu bir kez daha hatırlattı.

And I can't go back up now, these vertical canyon walls. It's what's called being "rim rocked."

Bu dikey kanyon duvarları yüzünden yukarı da çıkamam. Buna kayayla çevrelenmek deniyor.

[Bear] These rock walls are blocking our direct path. So we're gonna have to take a detour.

Bu kaya duvarlar yolumuzu kapatıyor. Bu yüzden biraz dolaşacağız.

You can see from the soot on the walls that the fire reached this floor as well.

Yangının bu kata da ulaştığını duvardaki kurumdan görebilirsiniz.

The chronicles of the flood of 1342 say that the water in the Mainz Cathedral came up to a man's chest, while in Cologne, one could ride in a boat over the city walls.

1342 sel kronolojisi Köln'de, biri şehir duvarlarının üzerinde bir tekneye binebiliyorken, Mainz katedralinde suyun bir insanın göğüs hizasına geldiğini söylüyor.