Translation of "Ears" in Turkish

0.009 sec.

Examples of using "Ears" in a sentence and their turkish translations:

- I am all ears.
- I'm all ears.

Dikkatle dinliyorum.

- The walls have ears.
- Walls have ears.

Yerin kulağı var.

- Lend me your ears!
- Lend me your ears.

Beni dinle!

My ears hurt.

Kulaklarım ağrıdı.

We're all ears.

Can kulağıyla dinliyoruz.

He has ears.

- Sağır değil.
- Kulakları var.

- A rabbit has long ears.
- Rabbits have long ears.

- Bir tavşanın uzun kulakları vardır.
- Tavşanların uzun kulakları vardır.

- I am all ears to what you say.
- I am all ears.
- I'm all ears.

Dikkatle dinliyorum.

- The cat has two ears.
- A cat has two ears.

Bir kedinin iki kulağı vardır.

- I can't believe my ears.
- I can't believe my ears!

Kulaklarıma inanamıyorum.

Lies between your ears.

kulaklarınızın arasında yatıyor.

Music gratifies the ears.

Müzik kulakları tatmin eder.

We were all ears.

Can kulağı ile dinledik.

I was all ears.

Dikkat kesildim.

Do ants have ears?

Karıncaların kulakları var mı?

Cats have pointed ears.

Kedilerin sivri kulakları var.

We've all got ears.

Hepimizin kulakları var.

I covered my ears.

Kulaklarımı kapattım.

We have two ears.

İki kulağımız var.

They are all ears.

Onlar can kulağı ile dinliyor.

Rabbits have big ears.

Tavşanların büyük kulakları vardır.

The walls have ears.

Duvarların kulakları vardır.

I have good ears.

İyi kulaklarım var.

My ears are bleeding!

Benim kulaklarım kanıyor!

Elephants have two ears.

Fillerin iki kulağı vardır.

Are my ears red?

- Kulaklarım kırmızı mı?
- Kulaklarım kızarmış mı?

My ears feel stuffy.

Kulaklarım tıkalı hissediyorum.

Cats have two ears.

Kedilerin iki kulağı vardır.

Hares have long ears.

Yaban tavşanlarının uzun kulakları vardır.

Vulcans have pointy ears.

Vulkanların sivri kulakları var.

Elves have pointy ears.

Elflerin sivri kulakları vardır.

Vulcans have pointed ears.

Volkanlıların sivri kulakları vardır.

Tom is all ears.

Tom dikkatle dinliyor.

Tom covered his ears.

Tom kulaklarını kapattı.

Tom has big ears.

Tom'un büyük kulakları var.

They washed their ears.

Onlar kulaklarını yıkadı.

My ears are freezing.

Kulaklarım donuyor.

I am all ears.

Dikkatle dinliyorum.

I have big ears.

Benim büyük kulaklarım var.

My ears are frozen.

Kulaklarım donmuş.

My ears are cold.

Kulaklarım üşüyor.

I have small ears.

Küçük kulaklarım var.

- I could not believe my ears.
- I couldn't believe my ears.

Kulaklarıma inanamadım.

Hmm... Flies don't have ears.

Sineklerin kulağı yok.

I hear with my ears.

Ben kulaklarımla duyuyorum.

The cat has two ears.

Kedinin iki kulağı var.

I had my ears checked.

Kulaklarımı kontrol ettirdim.

A rabbit has long ears.

Bir tavşanın uzun kulakları vardır.

We hear with our ears.

Biz kulaklarımızla duyarız.

I pricked up my ears.

Kulaklarımı diktim.

I couldn't believe my ears!

Kulaklarıma inanamadım!

She got her ears pierced.

O, kulaklarını deldirdi.

I got my ears pierced.

Kulaklarımı deldirdim.

Tom talked my ears off.

- Tom konuşarak kafamı şişirdi.
- Tom beni konuşarak baydı.
- Tom çok konuşarak beni sıktı.

She has sail-like ears.

Onun yelken gibi kulakları var.

Why are rabbits' ears big?

Neden tavşanların kulakları büyüktür?

It's music to my ears.

Bunu duymak harika.

That's music to my ears.

Duymak istediğim bu.

Stop screaming in my ears.

- Kulaklarıma bağırmayı durdur.
- Kulaklarıma bağırmayı kes.

My ears are still ringing.

Kulaklarım hâlâ çınlıyor.

Can you wiggle your ears?

Kulaklarını oynatabilir misin?

One hears with one's ears.

Biri kulaklarıyla duyar.

Prince Charles has big ears.

Prens Charles'ın büyük kulakları var.

Tell me. I'm all ears.

Söyle bana. Dikkatle dinliyorum.

Tom couldn't believe his ears.

Tom kulaklarına inanamadı.

Mary got her ears pierced.

Mary kulaklarını deldirdi.

The rabbit has long ears.

Tavşanın uzun kulakları var.

Most rabbits have long ears.

Çoğu tavşanın uzun kulakları vardır.

She has very large ears.

Çok büyük kulakları var.

My ears didn't stop ringing.

Kulaklarımın çınlaması geçmemişti.

- Up to my ears in debt.
- Got into debt right up to my ears.

Gırtlağıma kadar borca battım.

Why are your ears so big?

Niçin kulaklarınız o kadar büyük?

You're still wet behind the ears!

Sen hâlâ dünkü çocuksun.

Walls have ears, shouji have eyes.

Duvarların kulakları vardır, shouji'nin gözleri vardır.

Can I get my ears pierced?

Kulaklarımı deldirebilir miyim?

She just got her ears pierced.

O sadece kulaklarını deldirdi.

Why do rabbits have long ears?

Neden tavşanların uzun kulakları var?

He could not believe his ears.

O, kulaklarına inanamadı.

Why do rabbits have big ears?

- Neden tavşanların uzun kulakları vardır?
- Tavşanların neden büyük kulakları vardır?

Field with eyes, forest with ears.

Orman gözlü orman kulaklı.

His advice fell on deaf ears.

Onun tavsiyesi dikkate alınmadı.

Her new hairstyle covers her ears.

Onun yeni saç modeli kulaklarını örtüyor.

Your voice makes my ears bleed!

Sesin kulaklarımı kanatıyor!

She wears rings on her ears.

O, kulaklarına küpe takar.

Tom could hardly believe his ears.

Tom kulaklarına inanamadı.

Tom is wet behind the ears.

Tom acemi çaylak.

- I have a ringing in my ears.
- My ear is ringing.
- My ears are ringing.

Kulaklarım çınlıyor.

My ears were ringing from being beaten.

Dövülmekten kulaklarım çınlıyordu.

Her voice still rings in my ears.

Sesi hâlâ kulaklarımda çınlıyor.

He shut his ears to my advice.

Tavsiyeme kulaklarını kapattı.

Tom held his hands over his ears.

Tom ellerini kulaklarının üzerinde tuttu.