Translation of "Urgent" in Turkish

It's urgent.

O acil.

It's urgent!

Acil durum!

- That sounds urgent.
- I think that's urgent.
- I think that that's urgent.

O acil görünüyor.

But something urgent.

ama acil bir şey.

It was urgent.

O acildi.

This is urgent.

Bu acil.

It's quite urgent.

Oldukça acil.

It's terribly urgent.

Bu son derece acil.

Is it urgent?

Acil mi?

- Tom says it's urgent.
- Tom says it is urgent.

- Tom onun acil olduğunu söyledi.
- Tom bunun acil olduğunu söylüyor.

- Tell Tom it isn't urgent.
- Tell Tom it's not urgent.

Tom'a bunun acil olmadığını söyle.

A letter reading "urgent",

"Acil" yazan bir mektup,

Please hurry, it's urgent.

Acele ediniz, bu acil.

Something urgent came up.

- Acil bir şey ortaya çıktı.
- Acil bir durum çıktı.

He says it's urgent.

Onun acil olduğunu söylüyor.

I've got urgent business.

Acil işim var.

Tom needs urgent help.

Tom'un acil yardıma ihtiyacı var.

I need urgent help.

Acil yardıma ihtiyacım var.

It's really quite urgent.

Bu gerçekten oldukça acil.

Urgent action is needed.

Acil eylem gerekli.

Is it that urgent?

Bu o kadar acil mi?

Tell them it's urgent.

Onlara bunun acil olduğunu söyle.

Tell him it's urgent.

Ona bunun acil olduğunu söyle.

Tell her it's urgent.

Ona bunun acil olduğunu söyle.

Tell Tom it's urgent.

Tom'a bunun acil olduğunu söyle.

Come quickly. It's urgent.

Çabuk gel. Acil.

- Tom said this was urgent.
- Tom said that this was urgent.

Tom bunun acil olduğunu söyledi.

- Tom said it was urgent.
- Tom said that it was urgent.

Tom bunun acil olduğunu söyledi.

Hurry! Tom says it's urgent.

Acele et! Tom onun acil olduğunu söylüyor.

We're here on urgent business.

Acil iş için buradayız.

Official business is never urgent.

Resmi iş asla acil değildir.

Tell Tom this is urgent.

Bunun acil olduğunu Tom'a söyle.

It really is quite urgent.

Gerçekten çok acil.

You said it was urgent.

Onun acil olduğunu söyledin.

Tell them this is urgent.

Onlara bunun acil olduğunu söyle.

Tell him this is urgent.

Ona bunun acil olduğunu söyle.

Tell her this is urgent.

Ona bunun acil olduğunu söyle.

Please tell them it's urgent.

Lütfen onlara bunun acil olduğunu söyle.

Please tell him it's urgent.

Lütfen ona bunun acil olduğunu söyle.

Please tell her it's urgent.

Lütfen ona bunun acil olduğunu söyle.

Please tell Tom it's urgent.

Lütfen Tom'a bunun acil olduğunu söyle.

This matter is very urgent.

Bu mesele çok acil.

The boss said it's urgent!

Patron acil olduğunu söyledi!

There are many urgent questions.

- Birçok acil soru var.
- Birçok acil sorun var.

This is an urgent matter.

- Bu acil bir mesele.
- Bu acil bir konu.

- There is an urgent need for volunteers.
- There's an urgent need for volunteers.

Gönüllüler için acil bir ihtiyaç var.

- Tom says the matter is urgent.
- Tom says that the matter is urgent.

Tom konunun acil olduğunu söylüyor.

- I thought you said it was urgent.
- I thought that you said it was urgent.
- I thought that you said that it was urgent.
- I thought you said that it was urgent.

Onun acil olduğunu söylediğini düşünmüştüm.

Urgent business prevented him from going.

Acil iş onun gitmesini engelledi.

Urgent business prevented him from coming.

Acil iş onun gelişini engelledi.

She sent me an urgent telegram.

O, bana acil bir telgraf gönderdi.

Urgent business kept him from coming.

Acil iş onun gelmesini engelledi.

He sent me an urgent telegram.

O, bana acil bir telgraf gönderdi.

Tom had something urgent to do.

Tom'un yapmak için acil bir şeyi vardı.

My secretary said it was urgent.

Sekreterim bunun acil olduğunu söyledi.

Come on, hurry up! It's urgent.

Hadi, acele et! Acil.

I told you it was urgent.

Sana onun acil olduğunu söyledim.

I told him it was urgent.

Ona onun acil olduğunu söyledim.

I told her it was urgent.

Ona onun acil olduğunu söyledim.

I told Tom it was urgent.

Tom'a onun acil olduğunu söyledim.

I told them it was urgent.

Onlara onun acil olduğunu söyledim.

I have urgent business with you.

Seninle acil bir işim var.

Tom is here on urgent business.

Tom acil bir iş için burada.

- There is an urgent need for medical supplies.
- There's an urgent need for medical supplies.

Tıbbi malzemeler için acil bir ihtiyaç var.

Paula was called away on urgent business.

Paula acil bir işe çağrıldı.

She sent me a most urgent telegram.

O bana en acil bir telgraf gönderdi.

I have an urgent message for Tom.

Tom için acil bir mesajım var.

I have an urgent message from Tom.

Tom'dan acil bir mesajım var.

I have urgent business to attend to.

İlgilenecek acil işim var.

I must be away on urgent business.

Acil bir iş için çıkmalıyım.

There are many urgent things to do.

Yapacak birçok acil şey var.

I have something urgent to attend to.

Katılmak için acil bir şeyim var.

There is an urgent message for you.

Senin için acil bir mesaj var.

The manager called an urgent staff meeting.

Yönetici acil bir personel toplantısı yaptı.

There is an urgent need for donations.

Bağışlara acil bir ihtiyaç vardır.

There is an urgent need for money.

Paraya acil ihtiyaç vardır.

There is an urgent need for revisions.

Revizyona acil bir ihtiyaç vardır.

There is an urgent need for shelter.

Sığınma için acil bir ihtiyaç vardır.

We have an urgent need for blankets.

Acilen battaniyeye ihtiyacımız var.

Tom got an urgent call from Mary.

Tom, Mary'den acil bir çağrı aldı.

This goal is urgent, it's necessary, it's ambitious.

Bu amaç önemli, gerekli ve iddialı.

I canceled my appointment because of urgent business.

Acil bir işten dolayı randevumu iptal ettim.

I have an urgent matter to attend to.

Katılacak acil bir konum var.

The question before us is an urgent one.

Önümüzdeki sorun acil bir sorundur.

He had some urgent news to tell me.

Bana söyleyecek biraz acil haberi vardı.

He has gone to Osaka on urgent business.

Acil bir iş için Osaka'ya gitti.

There is an urgent need for more doctors.

Daha fazla doktora acil bir ihtiyaç vardır.

There are many urgent matters to attend to.

- Katılacak birçok acil konular var.
- İlgilenecek birçok acil konu var.

There is an urgent need for blood donors.

Kan vericiye acil bir ihtiyaç vardır.

There is an urgent need for affordable housing.

Ekonomik konuta acil bir ihtiyaç vardır.

There is an urgent need for better communication.

Daha iyi bir iletişime acil ihtiyaç var.

There is an urgent need for blood donations.

Kan bağışı için acil bir ihtiyaç var.

There is an urgent need for clean energy.

Temiz enerjiye acil bir ihtiyaç vardır.

There is an urgent need for drinking water.

Su içmeye acilen bir ihtiyaç vardır.