Translation of "Unlike" in Turkish

0.004 sec.

Examples of using "Unlike" in a sentence and their turkish translations:

unlike other animals

diğer hayvanlarda olmayan bir şekilde

Unlike this howler monkey...

Bu uluyan maymun ise...

Unlike Brazil and Argentina,

Brezilya ve Arjantin’den farklı olarak,

That's so unlike you.

O sana çok benzemiyor.

- Unlike my brother, I cannot swim.
- Unlike my brother, I can't swim.

Erkek kardeşimin aksine, ben yüzemem.

unlike the laws of physics,

fizik kanunlarının aksine

Unlike her, you are diligent.

Onun aksine sen gayretlisin.

And, unlike snowfall, rain melts ice,

ve karın aksine yağmur buzu eritir

Bill is completely unlike his brother.

Bill kardeşinden tamamen farklıdır.

Unlike her brother, Sienna is very introverted.

Erkek kardeşinin aksine Sienna çok içedönüktür.

It is unlike him to be late.

Geç kalmak ona yakışmıyor.

Unlike his father, he was always smiling.

Babasının aksine, o hep gülümsüyordu.

Russia’s resilience is unlike anything he’s ever encountered.

Rusya'nın dayanıklılığı, sahip olduğu her şeye benzemiyor hiç karşılaşmadım.

I can do that for her, unlike you.

Senin aksine, ben onu onun için yapabilirim.

This is why, unlike any other South American country,

Diğer Güney Amerika ülkelerinin aksine Uruguaylıların çoğunun

The two brothers are quite unlike in their appearance.

İki erkek kardeş görünümde oldukça farklı.

Unlike what we expected, the accusations were not made.

Beklenenin aksine, suçlamalar yapılmadı.

Unlike others, it does not appear to be non-religious

Diğerlerinden farklı olarak din dışı olarak görünmez

Unlike you, I don't make fun of people in public.

Senin aksine, ben herkesin önünde insanlarla alay etmem.

See, unlike Maduro, Chavez was a charismatic and beloved leader.

Maduro'nun aksine, Chavez karizmatik ve sevilen bir liderdi

The crane, unlike the dog, has never dreamed of flying.

Turna, köpeğin aksine, uçmayı hiç hayal etmemiş.

Unlike birds, which feed and shelter their young, fish abandon their eggs.

- Yavrularını besleyen ve koruyan kuşların aksine balıklar yumurtalarını terk eder.
- Yavrularını besleyen ve barındıran kuşların aksine balıklar yumurtalarını terk eder.

It's not unlike the fitness trackers that some of you may be wearing

Akıllı bileklikler gibi değil, belki bazılarınızda vardır

Nonetheless, unlike other countries like France, South Korea didn’t put up any barriers to

Ancak, Fransa benzeri diğer ülkeler gibi, Güney Kore uluslararası ticarete herhangi

A fierce bloody-static melee develops, unlike the usual mobile cavalry encounters of the time.

Zamanın normal mobil süvari çarpışmalarının aksine sert, kanlı bir yakın dövüş gerçekleşiyordu.

Unlike his sister, he has retained the religious faith his parents brought him up in.

Kız kardeşinin aksine, o, ebeveynlerinin ona verdiği dini inancı korudu.

- Tom isn't like his brother.
- Tom is unlike his brother.
- Tom is not like his brother.

Tom erkek kardeşine benzemiyor.

- In contrast with you, I am able to recognize my mistakes.
- Unlike yourself, I'm used to acknowledging my mistakes.

Senin aksine, ben hatalarımı kabul etmeye alışkınım.

Football originally meant "a game played with a ball on foot" - unlike a game played on horseback, such as polo.

Polo gibi at sırtında oynanılan bir oyunun aksine futbol aslında ayakla oynanılan bir top oyunu demekti.

My companions were watching me in silence and, unlike other times when my wonder had made them laugh, they remained serious.

- Arkadaşlarım beni sessizce izliyorlardı ve, benim şaşkınlığımın onları güldürdüğü diğer zamanların aksine , onlar ciddi kaldılar.
- Ahbaplarım sessizce beni izliyorlardı ve şaşkınlığımın onları güldürdüğü diğer zamanların aksine bu defa ciddiyetlerini bozmadılar.

Many European kitchens have scales because dry ingredients are measured by weight there, unlike in America, where they are measured by volume.

Birçok Avrupa mutfakları orada kuru malzemeler tartıldığından dolayı bir teraziye sahiptir, Amerika'da tam tersine onlar hacimle ölçülmektedir.