Examples of using "Unfortunate" in a sentence and their turkish translations:
Talihsizdi.
Ne yazık ki.
O şanssız.
Bu talihsiz bir durumdur.
O talihsizdi.
Bu gerçekten şansızlık.
Bunun olması talihsizlik.
Bu üzücü.
Bu uygunsuz olur.
Bu niye talihsizlik olsun?
Ne kötü tesadüf!
Zamanlama talihsizdir.
Tom şanssız.
O çok talihsiz olurdu.
O talihsiz bir kazaydı.
Kavganın talihsiz sonuçları oldu.
O talihsiz bir seçimdi.
Bu talihsiz bir hataydı.
Bu talihsiz bir olaydı.
Bu talihsiz bir durum.
Ben bunu şanssız buluyorum.
Şu şanssız insanlara acıdı.
Tom talihsiz bir kaza ile karşılaştı.
Talihsiz bir kaza yaşadı.
Şanssız bir kaza geçirmiş.
Evde şanssız bir kaza vardı.
- Dün yağmu yağması talihsizlik oldu.
- Dün yağmur yağması talihsizdi.
"Nasılsın?" "İyi değil." "Bu talihsizlik."
Pasaportunu kaybetmesi talihsizlikti.
Tom’un da içinde olduğu talihsiz bir olaya hepimiz tanık olduk.
Yaşlıya karşı konuksever olmamak talihsiz bir şey.
O başarısız olsaydı şanssız olurdu.
Ben o talihsiz olaydan sonra burada tekrar bulunmadım.
Ne yazık ki, çocuk olarak, bu olanlara tanık oldum.
Belediye başkanımızın Toronto'ya şöhret ve utanç getirmesi talihsizliktir.
Böyle davranmakta ısrar edersen talihsiz şeyler olabilir.