Translation of "Testify" in Turkish

0.009 sec.

Examples of using "Testify" in a sentence and their turkish translations:

Tom may testify.

Tom tanıklık edebilir.

I will testify.

Tanıklık edeceğim.

Tom didn't testify.

Tom tanıklık etmedi.

I may testify.

Ben tanıklık edebilirim.

I didn't testify.

Tanıklık etmedim.

Tom might testify.

Tom tanıklık edebilir.

Sami did not testify.

Sami tanıklık etmedi.

Sami refused to testify.

Sami tanıklık etmeyi reddetti.

Sami decided to testify.

Sami tanıklık etmeye karar verdi.

Sami wanted to testify.

Sami tanıklık etmek istiyordu.

Tom is willing to testify.

Tom tanıklık etmeye hazır.

I can testify to that.

Buna tanıklık edebilirim.

Tom has agreed to testify.

Tom şahitlik yapmayı kabul etti.

Tom decided not to testify.

Tom ifade vermemeye karar verdi.

I can't force you to testify.

Seni tanıklık yapmaya zorlayamam.

We noticed his reluctance to testify.

Tanıklık etmek için onun isteksizliğinin farkına vardık.

The victim didn't have to testify.

Kurban tanıklık etmek zorunda değildi.

He's going to testify for us.

- O bizim için ifade verecek.
- O bizim için tanıklık yapacak.

I'd never testify against my wife.

Eşim aleyhine asla tanıklık etmezdim.

Tom wanted to testify against Mary.

Tom, Mary'ye karşı tanıklık yapmak istiyordu.

Tom agreed to testify against Mary.

Tom, Mary'ye karşı tanıklık etmeyi kabul etti.

When will I get to testify?

Ne zaman tanıklık edeceğim?

Layla entered the courtroom to testify.

- Leyla ifade vermek için mahkeme salonuna girdi.
- Leyla tanıklık etmek için mahkeme salonuna girdi.

Tom will likely testify against you.

- Tom büyük olasılıkla sana karşı tanıklık yapacaktır.
- Tom muhtemelen aleyhine şahitlik edecektir.

Sami will testify on Layla's behalf.

Sami, Leyla'nın adına tanıklık edecek.

Sami will testify against his stalker.

- Sami, takipçisine karşı tanıklık edecek.
- Sami, stalkerına karşı tanıklık edecek.

- Tom said he'd never testify against Mary.
- Tom said that he'd never testify against Mary.

Tom, Mary'ye karşı asla ifade vermeyeceğini söyledi.

I really appreciate your willingness to testify.

Tanıklık etmeye gönüllülüğün için gerçekten teşekkür ederim.

I don't want to testify against Tom.

Tom'un aleyhine tanıklık etmek istemiyorum.

Our only witness is refusing to testify.

Tek tanığımız tanıklık yapmayı reddediyor.

Tom didn't want to testify against Mary.

Tom, Mary'ye karşı şahitlik yapmak istemedi.

Tom was expected to testify that day.

Tom'un o gün tanıklık yapması bekleniyordu.

Sami was supposed to testify on Saturday.

Sami'nin cumartesi ifade vermesi gerekiyordu.

Sami was there to testify against Layla.

Sami, Leyla'ya karşı ifade vermek için oradaydı.

You can't force me to testify against Tom.

Tom'a karşı ifade vermem için beni zorlayamazsın.

The DA wants me to testify against Tom.

Savcı benim Tom aleyhinde tanıklık yapmamı istiyor.

She traveled all the way from Algeria to testify.

O tanıklık etmek için Cezayir'den bütün yolu seyahat etti.

Tom seems to be unwilling to testify against Mary.

Tom Mary'ye karşı tanıklık etmek için isteksiz gibi görünüyor.

It's in your best interest to testify against Sami.

Sami'ye karşı tanıklık etmeniz sizin yararınızadır.

It's in your best interest to testify against Tom.

Tom'a karşı tanıklık etmek sizin yararınızadır.

Tom seemed to be unwilling to testify against Mary.

Tom; Mary aleyhinde tanıklık yapmakta isteksiz görünüyordu.

And I testify that this is the Son of God.

Ve bunun Tanrının oğlu olduğuna şahitlik ederim.

Sami agreed to testify against Layla in order to lessen his sentence.

Sami, hapis cezasını azaltmak için Leyla'nın aleyhine ifade vermeyi kabul etti.

If you testify against him, we can put him behind bars for good.

Eğer onun aleyhinde tanıklık ederseniz, memnuniyetle onu parmaklıklar ardına koyabiliriz.

- We speak that we do know, and testify that we have seen; and ye receive not our witness.
- We speak of what we know, and we testify to what we have seen, but still you people do not accept our testimony.

Biz bildiğimizi söylüyoruz, gördüğümüze tanıklık ediyoruz; sizler ise bizim tanıklığımızı kabul etmiyorsunuz.