Translation of "Sooner" in Turkish

0.007 sec.

Examples of using "Sooner" in a sentence and their turkish translations:

Sooner begun, sooner done.

Erken başlayan erken yol alır.

The sooner we start, the sooner we'll finish.

- Ne kadar erken başlarsak, o kadar erken bitiririz.
- Ne kadar erken başlarsak o kadar erken bitiririz.

- Tom should've come sooner.
- Tom should have come sooner.

Tom daha erken gelmeliydi.

- You should've come sooner.
- You should have come sooner.

Daha çabuk gelmeliydin.

- I should've left sooner.
- I should have left sooner.

Daha erken ayrılmalıydım.

- Everyone dies sooner or later.
- Everybody dies sooner or later.

Herkes er ya da geç ölür.

Sooner or later, though,

Ama eninde sonunda,

Sooner would be better.

Ne kadar çabuk o kadar iyi.

- We will die sooner or later.
- We'll die sooner or later.

Er ya da geç öleceğiz.

- I should've been there sooner.
- I should have been there sooner.

Daha kısa sürede olmalıydım.

- I should've finished that sooner.
- I should have finished that sooner.

Onu daha kısa sürede bitirmeliydim.

- We should've done that sooner.
- We should have done that sooner.

Onu daha çabuk yapmalıydık.

- You should've told Tom sooner.
- You should have told Tom sooner.

Daha önce Tom'a söylemeliydin.

- I should've told you sooner.
- I should have told you sooner.

Sana daha önce söylemeliydim.

- I should've told Tom sooner.
- I should have told Tom sooner.

Tom'a daha önce söylemeliydim.

- You should have told me sooner.
- You should've told me sooner.

Bana daha önce söylemeliydin.

- I should've done this sooner.
- I should have done this sooner.

Bunu daha önce yapmalıydım.

- I should've known that sooner.
- I should have known that sooner.

Onu daha önce bilmeliydim.

- We should've done this sooner.
- We should have done this sooner.

Bunu daha önce yapmamız gerekirdi.

- Tom should've done that sooner.
- Tom should have done that sooner.

Tom bunu daha çabuk yapmalıydı.

- Tom could've been back sooner.
- Tom could have been back sooner.

Tom daha önce dönmüş olabilirdi.

- You should have called me sooner.
- You should've called me sooner.

Beni daha önce aramalıydın.

- I'm sorry I didn't answer sooner.
- I'm sorry that I didn't reply sooner.
- I'm sorry I didn't reply sooner.

Daha kısa sürede cevap vermediğim için üzgünüm.

- The sooner it's over, the better.
- The sooner it's over the better.

Ne kadar erken biterse o kadar iyi.

I wish you'd come sooner.

Keşke daha erken gelsen.

Sorry I didn't reply sooner.

Kısa sürede cevap vermediğim için üzgünüm.

Much sooner than you think.

Düşündüğünden çok daha yakın.

You should've told Tom sooner.

Daha önce Tom'a söylemeliydin.

No sooner said than done.

- Derhal olacak.
- Hemen olacak.

Why didn't you come sooner?

Neden daha erken gelmedin?

I should've told them sooner.

Onlara daha önce söylemeliydim.

I should've told him sooner.

Ona daha önce söylemeliydim.

He'll confess, sooner or later.

Er ya da geç itiraf edecek.

Girls walk sooner than boys.

Kızlar erkeklerden daha çabuk yürürler.

Sooner or later, everyone dies.

Er ya da geç, herkes ölür.

- Maybe I should've done this sooner.
- Maybe I should have done this sooner.

Bunu daha erken yapmalıydım.

- I should've given you this sooner.
- I should have given you this sooner.

Bunu sana daha kısa sürede vermeliydim.

- I should've thought of it sooner.
- I should have thought of it sooner.

Bunu daha kısa sürede düşünmeliydim.

- I should've thought of this sooner.
- I should have thought of this sooner.

Bunu daha kısa sürede düşünmeliydim.

- I'm sorry I didn't call sooner.
- I'm sorry that I didn't call sooner.

Daha önce aramadığım için üzgünüm.

- You should've let me know sooner.
- You should have let me know sooner.

Bana daha önceden bildirmeliydin.

- We should've done this much sooner.
- We should have done this much sooner.

Bunu çok daha erken yapmalıydık.

- I should have let you know sooner.
- I should've let you know sooner.

Sana daha kısa sürede bildirmeliydim.

- You should've told me that sooner.
- You should have told me that sooner.

Bunu daha daha önce söylemeliydin.

- I'm sorry I didn't answer sooner.
- I'm sorry that I didn't answer sooner.

Daha kısa sürede cevap vermediğim için üzgünüm.

- Tom will show up sooner or later.
- Tom will come sooner or later.
- Tom is going to come sooner or later.

Tom er ya da geç gelecek.

- Sooner or later it happens to everyone.
- Sooner or later, this happens to everyone.

Er veya geç herkesin başına gelir.

- Tom will do that sooner or later.
- Sooner or later, Tom will do that.

Tom er ya da geç onu yapacaktır.

We must die sooner or later.

Er ya da geç ölmeliyiz.

He will come sooner or later.

O, önünde ya da sonunda gelecektir.

Sooner or later, she will appear.

O er geç ortaya çıkacak.

We all die sooner or later.

Hepimiz er ya da geç ölürüz.

We'll all die sooner or later.

Hepimiz er ya da geç öleceğiz.

He will notice sooner or later.

Er geç farkına varacak.

She will notice sooner or later.

Er geç farkına varacak.

Sooner or later you'll get sick.

Er ya da geç hastalanacaksın.

The sooner you leave, the better.

Ne kadar erken gidersen o kadar iyi.

Tom'll find out sooner or later.

Tom er ya da geç öğrenecek.

I would sooner stay than go.

Gitmektense kalmayı tercih ederim.

The sooner we're paid, the better.

Bize ne kadar erken ödeme yapılırsa o kadar iyi olur.

We will return sooner or later.

Er geç döneceğiz.

Why didn't you call me sooner?

Neden beni daha önce aramadın?

He'll regret it sooner or later.

O er ya da geç buna pişman olacak.

We shall die sooner or later.

Biz er ya da geç öleceğiz.

Sooner or later, you'll fall asleep.

Er ya da geç uyuyacaksın.

We'll find him sooner or later.

Biz eninde sonunda onu bulacağız.

I'll find him sooner or later.

Ben onu eninde sonunda bulacağım.

I'll find it sooner or later.

Er ya da geç bunu bulacağım.

They'll find her sooner or later.

Onlar onu eninde sonunda bulacaklar.

It'll stop snowing sooner or later.

Er ya da geç kar yağışı duracak.

I wish I'd done that sooner.

Keşke onu daha önce yapsaydım.

You should have warned him sooner.

Onu daha önce uyarmalıydın.

Man will die sooner or later.

İnsan er ya da geç ölecek.

He will arrive sooner or later.

O, er geç gelecektir.

Why didn't you tell me sooner?

Neden bana daha önce söylemedin?

We'll see Tom sooner or later.

Tom'u er ya da geç göreceğiz.

Sooner or later, she'll betray Jamal.

Er ya da geç, o, Jamal'a ihanet edecek.

I apologize for not coming sooner.

Daha erken gelmediğim için özür dilerim.

- I'm sorry that I didn't email you sooner.
- I'm sorry I didn't email you sooner.

Sana daha önce e-posta göndermediğim için üzgünüm.

- Sooner or later, you will be in trouble.
- Sooner or later, you'll be in trouble.

Er ya da geç başın belaya girecek.

- You should've told me about it sooner.
- You should have told me about it sooner.

Bunu bana daha önce söylemeliydin.

- Sooner or later, the truth'll come out.
- Sooner or later, the truth will come out.

Er ya da geç, gerçek ortaya çıkacak.

- Tom should've told me about that sooner.
- Tom should have told me about that sooner.

Tom bana onun hakkında daha önce söylemeliydi.

- You should've told me about that sooner.
- You should have told me about that sooner.

Bana bunu daha önce söylemeliydin.

- He will tell everything to me sooner or later.
- Sooner or later he will tell me everything.
- He will tell me everything sooner or later.

- Er ya da geç o bana her şeyi anlatacak.
- Er ya da geç bana her şeyi anlatacak.

- Tom will get here sooner or later.
- Tom is going to get here sooner or later.

Tom er ya da geç buraya gelecek.

- Sooner or later, your luck will run out.
- Your luck will run out sooner or later.

Er ya da geç şansın bitecek.

We all shall die sooner or later.

Biz hepimiz er ya da geç öleceğiz.

Sorry I didn't e-mail you sooner.

Size kısa sürede e-posta yazmadığım için üzgünüm.

He'll know the secret sooner or later.

Önünde sonunda sırrı öğrenecek.

He will come back sooner or later.

Er ya da geç geri gelecek.

Sooner or later, he will master French.

Eninde sonunda Fransızcayı iyice öğrenecek.

He will regret it sooner or later.

- Önünde sonunda pişman olacaktır.
- Eninde sonunda pişman olacak.