Translation of "Begun" in Turkish

0.008 sec.

Examples of using "Begun" in a sentence and their turkish translations:

- It has begun.
- It's begun.

O başladı.

- It has begun.
- It's started.
- It's begun.

O başladı.

Work had begun

Çalışmalar başlamıştı

We've already begun.

Biz zaten başladık.

We've barely begun.

Zar zor başladık.

It's just begun.

Bu az önce başladı.

- I have only just begun.
- I've only just begun.

Daha az önce başladım.

It has just begun."

Her şey daha yeni başladı."

The siege had begun…

Kuşatma başlamıştı!

Well begun, well finished.

İyi başladı, iyi bitti.

Sooner begun, sooner done.

Erken başlayan erken yol alır.

Summer has just begun.

Yaz henüz başladı.

Life has just begun.

Hayat henüz başladı.

Tom has already begun.

Tom çoktan başladı.

He has already begun.

O zaten başladı.

Rainy season has begun.

Yağışlı mevsim başladı.

We haven't begun yet.

Biz henüz başlamadık.

Another day has begun.

Başka bir gün başladı.

Why haven't we begun?

Neden biz başlamadık?

I haven't even begun.

Başlamadım bile.

Haven't you begun yet?

- Daha başlamadın mı?
- Hâlâ başlamadın mı?

We've only just begun.

Sadece az önce başladık.

Production has already begun.

Üretim zaten başladı.

Baseball season has begun.

Beyzbol sezonu başladı.

It's only just begun.

O sadece az önce başladı.

The negotiations have begun.

Müzakereler başladı.

The transformation had begun.

Dönüşüm başlamıştı.

The backsliding has begun.

- Geriye doğru kayma başladı.
- Dinden uzaklaşma başladı.

Have you begun yet?

Daha başlamadın mı?

Tom has begun winning.

Tom kazanmaya başladı.

I've begun doing that.

Bunu yapmaya başladım.

I've begun studying French.

Fransızca çalışmaya başladım.

- I have begun a new diet.
- I've begun a new diet.

Yeni bir diyete başladım.

I'd just begun that study

Christchurch depremleri yaşandığında

Have you begun studying English?

İngilizce çalışmaya başladın mı?

The snow has begun melting.

Karlar erimeye başladı.

The work has already begun.

İş çoktan başladı.

The concert hasn't yet begun.

Konser henüz başlamadı.

Eric has begun to sing.

Eric şarkı söylemeye başladı.

Have you begun studying French?

- Fransızca öğrenmeye başladın mı?
- Fransızca çalışmaya başladın mı?

Tom has begun studying French.

Tom Fransızca çalışmaya başladı.

I have only just begun.

Daha az önce başladım.

The meeting has already begun.

Toplantı çoktan başladı.

The process has already begun.

Süreç çoktan başladı.

The night has just begun.

Gece henüz başladı.

The witch hunt has begun.

Cadı avı başladı.

The journey has just begun.

Yolculuk henüz başladı.

The impeachment processes have begun.

Suçlama süreçleri başladı.

Baseball season hasn't begun yet.

Beyzbol sezonu henüz başlamadı.

Tom has begun doing that.

Tom onu yapmaya başladı.

I've already begun studying French.

Daha önce Fransızca öğrenmeye başladım.

The rainy season has begun.

Yağışlı mevsim başladı.

- We have not yet begun to fight.
- We haven't yet begun to fight.

Henüz dövüşmeye başlamadık.

- The leaves have begun to change color.
- The leaves have begun to change colors.

Yapraklar renk değiştirmeye başladı.

"Nanette" may have begun in me,

"Nanette" benimle başlamış olabilir.

The flame has begun to fade.

Alev zayıflamaya başladı.

The apple has begun to decay.

Elma çürümeye başladı.

The leaves have begun to turn.

Yaprakların rengi değişmeye başladı.

His health has begun to decline.

- Sağlığını kaybetmeye başladı.
- Onun sağlığı çökmeye başladı.
- Onun sağlığı artık bozulmaya başladı.

The meat has begun to rot.

Et çürümeye başladı.

Tom has begun writing a cookbook.

Tom bir yemek kitabı yazmaya başladı.

The trees have begun to bud.

Ağaçlar tomurcuklanmaya başladı.

Tom has already begun studying French.

Tom zaten Fransızca okumaya başladı.

- We've already started.
- We've already begun.

Biz zaten başladık.

The War of 1812 had begun.

1812 Savaşı başlamıştı.

Tom has begun to learn French.

Tom Fransızca öğrenmeye başladı.

The snow has begun to melt.

Kar erimeye başladı.

But his troubles have only just begun.

Ama henüz yolun çok başında.

The tulips have begun to come up.

Laleler çıkmaya başladı.

He has begun to enjoy country life.

Kırsal yaşamdan hoşlanmaya başladı.

He has begun on a new book.

O, yeni bir kitap üzerinde başladı.

Tom has begun writing a new book.

Tom yeni bir kitap yazmaya başladı.

Tom has begun looking for a job.

Tom iş aramaya başladı.

The leaves have begun to change color.

Yapraklar renk değiştirmeye başladı.

The year of the snake has begun.

Yılan yılı başladı.

He's begun to look for a job.

O bir iş aramaya başladı.

The French and Indian War had begun.

Fransız ve Hint Savaşı başlamıştı.

Tom has begun to look for work.

Tom iş aramaya başladı.

She had begun to recede in my memory.

O, anılarımda kaybolmaya başlamıştı.

Her nail polish had begun to come off.

Onun ojesi dökülmeye başlamıştı.

- We've only just started.
- We've only just begun.

Biz sadece başladık.

My memory of her has begun to recede.

Onunla ilgili anılarım azalmaya başladı.

When we arrived, the lecture had already begun.

Biz vardığımızda, ders zaten başlamıştı.

Tom has begun to look into the matter.

Tom meseleyi araştırmaya başladı.

The countdown for the New Year has begun.

Yılbaşı için geri sayım başladı.

Tom has begun to look for a job.

Tom bir iş aramaya başladı.

Whatever is begun in anger ends in shame.

Öfkeyle başlayan her şey, utanmayla sona erer.

Neither Tom nor Mary has begun studying French.

Ne Tom ne de Mary Fransızca öğrenmeye başladı.

- I've begun studying French.
- I've started studying French.

- Fransızca öğrenmeye başladım.
- Fransızca çalışmaya başladım.

- You should've begun an hour and a half ago.
- You should have begun an hour and a half ago.

Bir buçuk saat önce başlamalıydın.