Translation of "Hamburger" in Turkish

Tom ate a hamburger.

Tom bir hamburger yedi.

I ate a hamburger.

Bir hamburger yedim.

I've ordered you a hamburger.

Sana bir hamburger ısmarladım.

May I eat this hamburger?

Bu hamburgeri yiyebilir miyim?

I didn't eat the hamburger.

Hamburgeri yemedim.

Please give me a hamburger.

Lütfen bana bir hamburger verin.

I only wanted a hamburger.

Ben sadece bir hamburger istedim.

That shop is a hamburger shop.

O dükkân bir hamburger dükkânıdır.

What I want is a hamburger.

İstediğim bir hamburger.

Tom ate a hamburger for lunch.

Tom öğle yemeği için bir hamburger yedi.

Would you order me a hamburger?

Bana bir hamburger ısmarlar mısın?

I ate a hamburger at McDonald's.

McDonald's'da bir hamburger yedim.

I ate a hamburger at Tom's.

Ben Tom'un evinde bir hamburger yedim.

I ate a hamburger for lunch.

Öğle yemeği için bir hamburger yedim.

If you're still hungry, have another hamburger.

Eğer hâlâ açsan, bir hamburger daha ye.

The hamburger is a famous American dish.

Hamburger ünlü bir Amerikan yemeği.

I ate a hamburger and ordered another.

Bir hamburger yedim ve bir tane daha ısmarladım.

Vincento likes root beer with a hamburger.

Vincento bir hamburgerle birlikte alkolsüz biradan hoşlanır.

How many hamburger buns did you buy?

Kaç tane hamburger ekmeği aldın.

I'd like a hamburger and a cola.

Bir hamburger ve bir kola istiyorum.

I wanted a hamburger, but I restrained myself.

Hamburger istiyordum ama kendimi tuttum.

This is the worst hamburger I've ever eaten.

Bu şimdiye kadar yediğim en kötü hamburger.

Could I get a hamburger and a cola?

Bir hamburger ve bir kola alabilir miyim?

I don't know when I've had a better hamburger.

Ne zaman daha iyi bir hamburger yediğimi bilmiyorum.

I stopped for a hamburger on the way home.

Eve giderken bir hamburger için durakladım.

Tom asked me if I wanted some ketchup on my hamburger.

Tom bana hamburgerimin üstüne biraz ketçap isteyip istemediğimi sordu.

I'll have one hamburger, and may I have more water please?

Bir hamburger alacağım ve lütfen biraz daha su alabilir miyim.

Tom looked at the menu and decided to order a hamburger.

Tom yemek listesine baktı ve bir hamburger sipariş etmeye karar verdi.

Tom noticed a half-eaten hamburger on the dashboard of Mary's car.

Tom Mary'nin arabasının torpido gözünde yarısı yenmiş bir hamburger fark etti.

Tom was feeling peckish, so he rang room service and ordered a hamburger.

Tom biraz acıkmış hissediyordu, bu yüzden oda servisini aradı ve bir hamburger sipariş etti.

Tom usually eats a hamburger in his car on his way to work.

Tom genellikle işe giderken arabasında bir hamburger yer.