Translation of "Separated" in Turkish

0.023 sec.

Examples of using "Separated" in a sentence and their turkish translations:

We're separated.

Biz ayrıldık.

They're separated.

Onlar ayrılmış.

We got separated.

Ayrıldık.

Tom's parents have separated.

Tom'un ebeveynleri ayrıldı.

My parents have separated.

Ebeveynlerim ayrıldı.

- Friendship and happiness cannot be separated.
- Friendship and happiness can't be separated.

Arkadaşlık ve mutluluk ayrılamazlar.

- Language and culture can't be separated.
- Language and culture cannot be separated.

Dil ve kültür ayrılamaz.

Can't be separated from euthanasia.

ötanaziden bağımsız düşünülemez.

One cub has become separated.

Yavrulardan biri ayrı düşmüş.

Tom and I are separated.

Tom ve ben ayrıldık.

Tom and Mary are separated.

Tom ve Mary ayrıldılar.

We are separated from each other.

birbirimizden ayrılmış durumdayız.

They were separated into two groups.

Onlar iki gruba ayrılmıştı.

- We got separated.
- We broke up.

- Biz ayrıldık.
- Ayrıldık.

We've decided to get legally separated.

Yasal olarak ayrılmaya karar verdik.

We don't want to be separated.

Biz ayrılmak istemiyoruz.

Tom and his wife have separated.

Tom ve onun karısı ayrıldı.

The mother separated the fighting children.

Anne dövüşen çocukları ayırdı.

They are separated, and cannot touch.

Onlar ayrı ve dokunulmazdır.

Sami and Layla had already separated.

Sami ve Leyla çoktan ayrılmıştı.

Our teacher separated us into two groups.

Öğretmen bizi iki gruba ayırdı.

Tom separated the items into three piles.

Tom eşyaları üç kümeye ayırdı.

They are separated by a great distance.

Onlar büyük bir uzaklıkla ayrılırlar.

Ireland and England are separated by sea.

İrlanda ve İngiltere denizle ayrılmıştır.

These identical twins were separated at birth.

Bu tek yumurta ikizleri, doğumda ayrıldılar

Sami and Layla separated from each other.

Sami ve Leyla birbirlerinden ayrıldılar.

As an adult, I'd been separated from that.

Büyüyünce bundan uzak kaldım.

The known must be separated from the unknown.

Bilinenler bilinmeyenlerden ayrılmalı.

The two towns are separated by a river.

İki kasaba bir nehirle ayrılır.

He didn't like being separated from his family.

Ailesinden ayrılmayı sevmiyordu.

France is separated from Italy by the Alps.

Fransa İtalya'dan, Alplerle ayrılmıştır.

The calf should be separated from its mother.

Buzağının, annesinden ayrılması gerekir.

Genius and madness are separated only by success.

Deha ve delilik sadece başarı ile ayrılır.

The city is separated into rich and poor.

Şehir zengin ve yoksul olarak ayrılmış.

Britain is separated from the Continent by the Channel.

Britanya kanalla kıtadan ayrılmaktadır.

My home is separated from his by a river.

Benim evimi onunkinden bir nehir ayırıyor.

The policeman separated the two men who were fighting.

Polis kavga eden iki adamı ayırdı.

England and France are separated by the English Channel.

- İngiltere ve Fransa, Manş deniziyle ayrılır.
- İngiltere ve Fransa, Manş denizi tarafından ayrılır.

The couple separated, never to see each other again.

Çift birbirlerini tekrar görmemek üzere ayrıldı.

I've been separated from my family for so long.

Ben çok uzun süre boyunca ailemden ayrı kaldım.

Layla and Sami separated and split their small assets.

Leyla ve Sami küçük varlıklarını ayırıp bölüştüler.

But disoriented and separated from the shoal, they're easy pickings.

Ama kafaları karışmış ve sürüden ayrı düşmüş olduklarından kolay av oluyorlar.

Tom didn't like being separated from his wife and children.

Tom karısından ve çocuklarından ayrılmayı istemiyordu.

Within a week, these cubs will have separated from their mother.

Bu yavrular bir haftaya kalmadan annelerinden ayrılacak.

China and Mongolia are separated by the Great Wall of China.

Çin ve Moğolistan, Çin Seddi ile ayrılır.

Layla and Sami were separated for the rest of their lives.

Leyla ve Sami hayatlarının geri kalanında ayrıldılar.

- Sami and Layla have broken up.
- Sami and Layla have separated.

Sami ve Leyla ayrıldılar.

Out of sight out of mind. When you're separated you lose touch.

Gözden uzak olan gönülden de ırak olur. Ayrı olduğunda teması kaybedersin.

- You can't separate language from culture.
- Language and culture cannot be separated.

- Dili kültürden ayıramazsınız.
- Dil kültürden ayrılmaz.

These identical twins were separated at birth and reunited 35 years later.

Bu tek yumurta ikizleri, doğumda ayrıldılar ve 35 yıl sonra bir araya geldiler.

These identical twins were separated at birth and raised in different families.

Bu tek yumurta ikizleri, doğumda ayrıldılar ve farklı ailelerde yetiştirildiler.

Despite the fact that these sticks are now separated by this gaping chasm,

Bu çubuklar bir açıklıkla birbirinden ayrılmış olmasına rağmen

In the middle of the tour, they became separated from the main group.

Turun ortasında onlar ana gruptan ayrıldılar.

Tom asked me how long my parents had been married before they separated.

Tom bana ebeveynlerimin ayrılmadan önce ne kadar süredir evli olduklarını sordu.

He asked me how long my parents had been married before they separated.

Bana annem babam ayrılmadan önce ne kadardır evli olduklarını sordu.

- Ireland and England are separated by the sea.
- A sea separates Ireland and England.

İrlanda ve İngiltere deniz ile ayrılır.

That’s because these keys are separated by major thirds, which divide an octave into

Sebebi, bu anahtarların majör üçlülerle ayrılması, bu da demektir ki bir oktav'ı

When white light shines through a prism, the light is separated into all its colors.

Beyaz ışık prizmada parladığı zaman, ışık tüm renklerine ayrılır.

- Tom and I got separated.
- Tom and I have broken up.
- Tom and I broke up.

Tom ve ben ayrıldık.

Tom is sad, as in German sentences he is often separated from Mary by a comma.

Tom. Almanca cümlelerde Mary'yi sık sık bir virgülle ayırdığı için üzgün.

Tom is sad because he is often separated from Mary in German sentences by a comma.

Tom Almanca cümlelerde bir virgül ile Mary'den ayrıldığı için üzgün.

The individual stars in a constellation may appear to be very close to each other, but in fact they can be separated by huge distances in space and have no real connection to each other at all.

Bir takım yıldızındaki bireysel yıldızlar birbirlerine çok yakın görünebilir fakat aslında onlar uzayda büyük mesafelerle ayrılabilir ve birbirleriyle hiç gerçek bağlantısı yoktur.