Translation of "Seaside" in Turkish

It's a nice seaside town.

Bu güzel bir sahil kasabası.

We enjoyed ourselves at the seaside.

Deniz kenarında eğlendik.

- He is bent on buying a seaside villa.
- He insists on buying a seaside villa.

O, deniz kenarında bir villa satın almakta ısrar ediyor.

I've been to the seaside by car.

Ben araba ile sahile gittim.

The travelers stayed at a seaside hotel.

Yolcular bir deniz kenarı otelinde kaldılar.

We spent our holiday at the seaside.

Tatilimizi deniz kenarında geçirdik.

Can you go to the seaside tomorrow?

- Yarın sahile gidebilir misin?
- Yarın plaja gidebilir misin?

We enjoyed ourselves at the seaside all day.

Biz bütün gün deniz kenarında eğlendik.

We had a glorious time at the seaside.

Biz deniz kenarında muhteşem bir zaman geçirdik.

He is a waiter in a seaside restaurant.

O bir sahil restoranda garsondur.

An elevated seaside bike path collapsed in Rio.

Rio'da bir yüksek sahil bisiklet yolu çöktü.

He is bent on buying a seaside villa.

O, deniz kenarında bir villa satın alma peşindedir.

He is bent on buying the seaside villa.

O, deniz kenarı villası almanın peşinde koşuyor.

I'd like to go to the seaside with you.

Seninle sahile gitmek istiyorum.

Few were at the seaside because it was raining.

Yağmur yağdığı için çok az sayıda kişi deniz kenarındaydı.

We used to go to the seaside on holiday.

Tatilde deniz kenarına giderdik.

But the city at the seaside is no longer used

ama artık sahil kenarındaki şehir kullanılmaz halde

Seaside resorts, such as Newport, are very crowded in summer.

Newport gibi, deniz kenarındaki tatil köyleri yaz aylarında çok kalabalıktır.

The seaside is an ideal spot for the children to play.

Deniz kenarı, çocukların oynamaları için ideal bir noktadır.

As a boy, he would go to the seaside every summer.

Bir erkek çocuğu olarak her yaz deniz kenarına giderdi.

- I could've gone to the seaside, but I went to the mountains instead.
- I could have gone to the seaside, but I went to the mountains instead.

Ben deniz kenarına gidebilirdim ama onun yerine dağlara gittim.

I could have gone to the seaside but I went to the mountains.

Ben sahile gidebilirdim ama dağlara gittim.

It is true Wendy grew up at the seaside, but she isn't a good swimmer.

Wendy'nin deniz kenarında yetiştiği doğru fakat o iyi bir yüzücü değil.

- I found a beautiful shell on the shore.
- I picked up a pretty shell at the seaside.

Sahilde güzel bir kabuk buldum.