Examples of using "Rumor" in a sentence and their turkish translations:
Söylenti uçar.
Bu sadece bir söylenti.
Söylenti hızla yayıldı.
Bu bir söylenti.
Söylenti doğru olamaz.
Sadece bir söylentiydi.
Söylenti gerçek oldu.
Mayuko söylentiyi yalanladı.
Söylenti doğru değildir.
O söylenti kısa sürede yayıldı.
O söylentiyi yalanladı.
Söylentiyi duydum.
Bu söylentiyi kim başlattı?
Bu sadece bir söylenti.
O dedikodu hızla yayıldı.
Bu sadece bir söylenti.
O bir söylentiydi.
Söylenti doğrudur.
- Tom söylentiyi reddetti.
- Tom söylentiyi inkar etti.
Açıkça, söylenti doğru değildir.
Söylenti çabuk biçimde yayıldı.
O, tamamen asılsız bir söylenti.
Söylenti yanlış çıktı.
Söylenti gerçek çıktı.
Söylenti kısa sürede yayıldı.
Kimse bu söylentiye inanmayacaktır.
Söylenti doğru olabilir.
Söylenti temelsizdi.
Söylenti doğru olmalı.
- Maalesef, söylenti gerçektir.
- Ne yazık ki, o söylenti doğru.
Söylenti doğru olabilir mi?
İlginç bir söylenti duydum.
Söylentiye inanmadı.
Bu muhtemelen sadece bir söylenti.
O aptalca bir söylentiydi.
Bir söylenti dolaşıyor.
Tom söylentiye inanmadı.
Bu söylenti tamamen asılsız.
Bu sadece aptalca bir söylenti.
Bu sadece bir söylenti.
- Dedikodulara inanmadım.
- Söylentilere itibar etmedim.
- Bu sadece bir dedikoduydu.
- Bu bir dedikodudan ibaretti.
O söylentiyi kimin başlattığını merak ediyorum.
Söylenti ülke geneline yayıldı.
- Sanırım söylenti gerçek.
- Söylentinin gerçek olduğunu düşünüyorum.
Söylenti tamamen temelsizdi.
Ne yazık ki söylenti doğru.
Az önce rahatsız edici bir söylenti duydum.
Söylenti hakkında duydun mu?
Bu dedikoduyu kimin çıkardığını biliyorum.
Boş ver. Sadece bir söylenti.
Bu söylentiyi kim yaymış olabilir?
Bence bu söylenti gerçek.
Şehirde bir söylenti dolaşıyordu.
- Söylenti her tarafta yayıldı.
- Söylenti her yerde yayıldı.
Aslında o sadece bir söylentiydi.
Söylentinin patlamasının bir nedeni var.
Her söylentide bazı gerçekler vardır.
Söylenti gerçek oldu.
Söylenti onun bir yankesici olduğunu söylüyor.
Hemen hemen tüm öğrenciler söylentiye inandı.
O, söylentinin doğruluğunu kanıtladı.
Söylentinin doğru olduğuna inanılıyor.
Söylenti şehrin her yerinde yayıldı.
Söylenti gerçeklere dayalı değildi.
Söylenti bir dereceye kadar doğru.
Tom söylentiyi kimin başlattığını bilmiyor.
O söylentiyi kimin başlattığını bilmiyorum.
Tom'un gay olduğuna dair bir söylenti var.
Söylentinin gerçek olduğu çıktı.
Tom hakkındaki söylentiyi duydun mu?
Söylenti doğru değildir.
Bu söylentinin doğru olup olmadığını merak ediyorum.
Gerçek söylentinin asılsız olmasıdır.
Söylenti doğru olabilir veya olmayabilir.
Öldüğü söylentisi yalanmış.
Onun evlendiğine dair bir söylenti var.
Onun istifa ettiğine dair bir söylenti var.
O, söylentinin yayılmasını engellemeye çalıştı.
Söylentinin yanlış olduğu ortaya çıktı.
Söylenti onların Avustralya'ya gidiyor olmasıdır.
Ben, söylentinin kaynağını bilmiyorum.
Söylentinin kesin bir yalan olduğunu kanıtlandı.
Bu söylenti için kesinlikle hiçbir gerçek yok.
Sanırım söylentiyi kimin başlattığını biliyorum.
Bildiğim kadarıyla, söylenti doğru değildir.
Bildiğim kadarıyla, söylenti doğru değil.
Söylenti hakkındaki gerçeği bulmaya çalıştı.
Mary gerçekten öldü mü? Yoksa bu bir söylenti mi?
Tom'un Mary'yi sevdiğine dair dolaşan bir söylenti var.
Tom, Mary ve John hakkındaki söylentiye inanmadı.
Tom Mary'nin tutuklandığına dair bir söylenti duydu.
Bildiğim kadarıyla, söylenti doğru değil.
Onun yeni bir iş bulduğu konusunda dolaşan bir söylenti var.
Onun evleniyor söylentisi kasabanın etrafında yayılıyor.