Translation of "Relatively" in Turkish

0.016 sec.

Examples of using "Relatively" in a sentence and their turkish translations:

- She speaks relatively fast.
- She speaks relatively quickly.

O nispeten hızlı konuşur.

- Tom speaks relatively fast.
- Tom speaks relatively quickly.

Tom nispeten hızlı konuşur.

It's relatively early.

Nispeten erken.

She speaks relatively fast.

O nispeten hızlı konuşur.

She spoke relatively quickly.

O nispeten hızlı bir şekilde konuştu.

It was relatively quiet.

Görece sakindi.

Tom speaks relatively fast.

Tom nispeten hızlı konuşuyor.

Tom seems relatively happy.

Tom nispeten mutlu görünüyor.

- I find that sentence relatively original.
- I find this sentence relatively original.

Bu cümleyi nispeten orijinal buluyorum.

We are all relatively tired.

Hepimiz nispeten yorgunuz.

It's relatively simple to use.

Kullanması nispeten basit.

Pomegranate seeds are relatively big.

Nar tohumları nispeten büyüktür.

That's relatively easy to do.

Bunu yapmak nispeten kolay.

Tom considers himself relatively lucky.

Tom kendini nispeten şanslı düşünüyor.

The store was relatively empty.

Mağaza nispeten boştu.

The premise is relatively simple.

Öncül nispeten basittir.

I consider myself relatively lucky.

- Kendimi nispeten şanslı görüyorum.
- Kendimi görece şanslı kabul ediyorum.

In the language, relatively early on,

gibi ifadeler öğrenmekten,

Tom survived the accident relatively unscathed.

Tom kazayı nispeten yarasız atlattı.

Tom leads a relatively active life.

Tom nispeten aktif bir yaşam sürüyor.

Tom is relatively fit and healthy.

Tom nispeten formda ve sağlıklı görünüyor.

This place seems relatively pollution-free.

Bu yer nispeten kirlilikten arınmış görünüyor.

I find that sentence relatively original.

O cümleyi nispeten orijinal buluyorum.

Currency and bond markets are relatively calm.

Para tahvil piyasaları diğerlerine nazaran sakin.

Seen from space, Earth seems relatively small.

Uzaydan bakıldığında, dünya nispeten küçük görünüyor.

These kinds of problems are relatively rare.

Bu tür sorunlar nispeten nadirdir.

The computer is a relatively recent invention.

Bilgisayar nispeten yeni bir buluş.

I live in a relatively safe neighborhood.

Nispeten güvenli bir semtte yaşıyorum.

The region is relatively rich in mineral resources.

Bölge maden kaynakları açısından oldukça zengindir.

This hotel is relatively expensive for this town.

- Bu otel bu şehir için görece pahalı.
- Bu otel bu şehre göre nispeten pahalı.

And although the overall risk increases are relatively small,

ve toplam risk çoğalmaları nispeten küçük olmasına rağmen,

The dismantling of the British Empire was relatively peaceful.

İngiliz İmparatorluğu'nun dağılması nispeten barışçıldı.

Tom owes me a relatively large sum of money.

Tom'un bana nispeten büyük miktarda para borcu var.

relatively conservative Arab societies , which see traditional legal marriage as

önyargısını engelleyen dini ve sosyal bir değer olarak gören nispeten muhafazakar Arap

The supermarket was relatively empty for that time of day.

Süpermarket, günün o saati için nispeten boştu.

Milk has to be kept at a relatively low temperature.

Süt nispeten düşük ısıda tutulmalıdır.

Painting is another thing that I can do relatively well.

Tablo yapma nispeten iyi yapabileceğim başka bir şeydir.

Considering what time it was, the supermarket was relatively empty.

Saatin kaç olduğu göz önüne alındığında, süpermarket nispeten boştu.

This place seems to have relatively low levels of pollution.

Bu yer görece düşük kirlilik düzeyine sahip gibi görünüyor.

An the zone at the top where the water is relatively calm.

ve üstte nispeten suyun sakin olduğu bölge.

And Wikipedia was relatively new, so I took a lot of breaks there.

Vikipedi de o zaman nispeten yeniydi, ben de çok ara verirdim.

My new boots are made of real leather and have relatively high heels.

Benim yeni çizmelerim gerçek deriden yapılmış ve nispeten yüksek topuklara sahiptir.

Leaving unattended packages in front of the door is relatively safe in Japan.

Japonya'da kapı önlerine sahipsiz kargo bırakmak nispeten güvenlidir.

Tom is relatively my age and he's a singer. That doesn't happen every day.

Tom nispeten benim yaşımda ve o bir şarkıcı. Bu her gün olmaz.

The number gets better, but it is still relatively low compared with the price of the company.

Sayı daha da iyi oldu. Ancak şirketin fiyatıyla kıyasladığımızda hala görece düşük.

I have come to realize that China is developing quickly but the Chinese people live a relatively leisurely life.

Çin'in hızla geliştiğini anlamak için geldim ancak Çin halkı nispeten acelesiz bir hayat yaşıyor.