Translation of "Prize" in Turkish

0.016 sec.

Examples of using "Prize" in a sentence and their turkish translations:

- What's my prize?
- What is my prize?

Ödülüm ne?

- The prize went to him.
- He got the prize.

O ödülü aldı.

- I've won first prize!
- I won the first prize.

Birincilik ödülünü kazandım.

You deserve the prize.

Ödülü hak ediyorsun.

I've won first prize!

Birincilik ödülünü kazandım.

He deserves the prize.

- Ödülü hak ediyor.
- O ödülü hak ediyor.

She received the prize.

- Ödül ona gitti.
- O, ödülü aldı.

You're no prize yourself.

Bulunmaz Hint kumaşı değilsin.

She deserved a prize.

O bir ödülü hak etti.

She deserved the prize.

O, ödülü hak etti.

You deserve a prize.

Ödülü hak ediyorsun.

The prize is wrong.

Ödül yanlış.

They got the prize.

Onlar ödül aldı.

Elana won first prize.

Elena birincilik ödülünü kazandı.

Tom won first prize.

Tom birincilik ödülü kazandı.

Who won the prize?

Kim ödülü kazandı?

I won first prize.

Ben birincilik ödülü kazandım.

Tom deserves the prize.

Tom ödülü hak ediyor.

Tom deserved a prize.

Tom bir ödül hak etti.

Tom deserved the prize.

Tom ödülü hak etti.

I deserve the prize.

Ben ödülü hak ediyorum.

I won the prize.

Ben ödülü kazandım.

Tom won the prize.

Tom ödülü kazandı.

He won the third prize.

O, üçüncülük ödülünü kazandı.

He got the first prize.

O, birincilik ödülü aldı.

The prize went to him.

Ödül ona gitti.

Do I get a prize?

Bir ödül alır mıyım?

Helen has won the prize.

Helen, ödülü kazandı.

Tom didn't win the prize.

Tom ödülü kazanmadı.

Luckily, I won first prize.

Allahtan, birincilik ödülünü kazandı.

Tom won the Nobel prize.

Tom bir Nobel ödülü kazandı.

Mary won a Nobel prize.

Mary bir Nobel ödülü kazandı.

He took the first prize.

O birincilik ödülünü aldı.

Tom won the third prize.

Tom üçüncülük ödülünü kazandı.

Tom has won the prize.

Tom ödülü kazandı.

Tom took the first prize.

Tom birincilik ödülünü aldı.

I didn't win the prize.

Ben ödülü kazanmadım.

Tom won the booby prize.

Tom bubi ödülünü kazandı.

- I'm surprised that you won the prize.
- I'm surprised you won the prize.

Ödülü kazanmana şaşırdım.

The teacher gave John a prize.

Öğretmen John'a bir ödül verdi.

The school awarded Mary a prize.

Okul Mary'yi bir ödülle ödüllendirdi.

Tom got first prize, didn't he?

Tom birincilik ödülünü aldı, değil mi?

I have made a prize mistake.

Bir ödül hatası yaptım.

Ten teams competed for the prize.

On takım ödül için yarıştı.

He was after the first prize.

O, birincilik ödülünün peşindeydi.

He will win the first prize.

O, birincilik ödülü kazanacak.

He was awarded a special prize.

O, özel bir ödülle ödüllendirildi.

He won the prize last week.

O, geçen hafta ödül kazandı.

They are contending for the prize.

Onlar ödül için yarışıyorlar.

Have you ever won a prize?

Hiç ödül kazandın mı?

Keep your eyes on the prize.

Gözlerini ödülden ayırma.

This number has won a prize.

Bu sayı bir ödül kazandı.

She probably won't get the prize.

O galiba ödülü alamayacak.

I know who got the prize.

Ödülü kimin aldığını biliyorum.

I won second prize last year.

Ben geçen yıl ikincilik ödülünü kazandım.

She will win the first prize.

O, birincilik ödülünü kazanacak.

I'm calling to receive my prize.

Ben ödülümü almak için arıyorum.

Tom probably won't get the prize.

Tom muhtemelen ödül almayacak.

He got first prize, didn't he?

Birincilik ödülünü kazandı, değil mi?

- She is apt to win the prize.
- It seems like she will win a prize.

O bir ödül kazanacak gibi görünüyor.

- I was surprised that you won the prize.
- I was surprised you won the prize.

Ödülü kazanmana şaşırdım.

The winner of the science prize has decided to give the prize money to charity.

Bilim ödülünü kazanan ödül parasını hayır kuruluşuna vermeye karar verdi.

- Tom was surprised that Mary won the prize.
- Tom was surprised Mary won the prize.

Tom Mary'nin ödül kazanmasına şaşırdı.

- Tom wasn't surprised that Mary won the prize.
- Tom wasn't surprised Mary won the prize.

Tom ödülü Mary'nin kazandığına şaşırmamıştı.

To my surprise, he won the prize.

Benim için sürpriz oldu, o, ödülü kazandı.

Mother Teresa was given the Nobel prize.

Rahibe Teresa'ya Nobel ödülü verildi.

Tom's hope was to win first prize.

Tom'un umudu birincilik ödülünü kazanmaktı.

The prize won't be given to her.

Ödül ona verilmeyecek.

Both of the children won a prize.

Her iki çocuk da bir ödül kazandı.

It's far from winning the first prize.

O, birincilik ödülünü kazanmaktan uzak.

She won first prize in the exhibition.

İlk ödülünü sergide kazandı.

He boasted of having won the prize.

Ödülü aldığı için övündü.

He tried everything to win this prize.

O bu ödülü kazanmak için her şeyi denedi.

As was expected, he won the prize.

Beklenildiği gibi, ödülü kazandı.

- What's my prize?
- What did I win?

Ne kazandım?

She took first prize in the race.

Yarışta birincilik ödülünü aldı.

I'm really surprised you got a prize.

Ödül aldığına gerçekten şaşırdım.

He won the Nobel Prize for Literature.

O, Nobel Edebiyat ödülünü kazandı.

All of them will get a prize.

Onların hepsi bir ödül alacak.

Several teams are contending for the prize.

Birkaç takım ödül için yarışıyor.

Each of them was given a prize.

Onların her birine bir ödül verildi.

There is no Nobel Prize in mathematics.

Matematikte Nobel ödülü yok.

It was Janet that won first prize.

Birincilik ödülünü kazanan Janet'ti.

She is apt to win the prize.

O, ödül kazanmaya eğilimlidir.

Everybody says Tom will win the prize.

Herkes Tom'un ödülü kazanacağını söylüyor.

Tom won a Nobel Prize in physics.

Tom, fizikte Nobel Ödülü'nü kazandı

I'm really surprised you got the prize.

Ödülü almana çok şaşırdım.

His hope was to win first prize.

Gönlünden geçen birincilik ödülüydü.

She won a prize in the competition.

Yarışmada ödül kazandı.

It's amazing that you won the prize.

Ödülü kazanman harika.

- I never dreamed that I would win first prize.
- I never dreamt that I would win first prize.

Birincilik ödülünü kazanacağımı hiçbir zaman hayal etmedim.

It is amazing that you won the prize.

Ödülü kazanman şaşırtıcı.

The boy who writes best wins the prize.

En iyi yazan çocuk ödülü kazanır.

It's my dream to win a Nobel Prize.

Nobel Ödülünü kazanmak benim hayalim.