Examples of using "Otherwise" in a sentence and their turkish translations:
- Ben başka türlü düşünüyorum.
- Ben daha farklı düşünüyorum.
Ben başka türlü duydum.
Tom başka türlü düşündü.
Tom başka türlü inanıyor.
Tom aksini kanıtladı.
Ben başka türlü düşündüm.
paylaşmasak bile birlikte yaşayabiliriz.
Uzmanlık ise tersini söyler.
Yoksa doğru.
Gerçekler aksi yönde.
Başka türlü düşünemiyorum.
Ben başka türlü tavsiye ederim.
- Sanki böyle değilmiş gibi davranmayalım.
- Salağa yatmaya gerek yok.
- Kafamızı kuma gömmeyelim.
Başka türlü yapamadım.
Asla başka türlü düşünme.
Veriler tersini söylüyor.
- Verilerimiz aksini belirtiyor.
- Verilerimiz aksini gösteriyor.
- Aksi halde öleceksin.
- Aksi takdirde ölürsün.
Başka türlü yapamazdım.
Aksi takdirde yönünüzü kaybedersiniz.
onun dışında iyi görünüyor.
Evet aksini ispatlayamıyoruz.Doğrudur
Jiro başka türlü hareket edemedi.
Aksine inanmak isterim.
Kimse beni başka türlü ikna edemez.
Hiç kimse beni başka türlü ikna edemez.
Başka türlü düşünmek saflık olur.
- Başka türlüsü mümkün değildi.
- Başka türlü olmazdı.
yoksa babana söylerim haa!
yoksa imkanı yok çıkıcak
Acele et yoksa geç kalacaksın.
Tom'u başka türlü ikna etmeye çalıştım.
Başka türlü ima etmek istemedim.
Aksine ikna olabilmeyi isterdim.
Yoksa çok hızlı şekilde üşürüm.
başka bir şeye odaklanmalarını istedik.
Aksi durumda, en temel destekten mahrum kalırlar.
Bunun aksini söyleyen bir kuram yoktur
Şimdi gidelim. Aksi halde, geç kalacağız.
Keşke sana başka türlü söyleyebilsem.
Bugün yoğunum yoksa kabul ederdim.
Ona uymaktan başka bir şey yapamam.
Acele etsen iyi olur, yoksa geç kalacaksın.
Aksi durumda hava kararmadan önce oraya varamazsınız.
Fakat bu durumda aksini ispatlayamıyoruz
ya da zaten aksi taktirde hepimiz kanserden öleceğiz
Hızlı koş, yoksa otobüsü kaçırırsın.
Derhal git, yoksa geç kalacaksın.
Bugün meşgulüm yoksa kabul ederdim.
- Acele et. Aksi takdirde, öğle yemeği için geç kalacağız.
- Acele et. Öbür türlü öğle yemeğine geç kalacağız.
Acele et, aksi halde öğle yemeğine geç kalacaksın.
Bugün gerçekten meşgulüm yoksa kabul ederdim.
- Aynı fikirde değilim.
- Farklı bir fikrim var.
Ben farklı şeyler görüyorum.
Daha hızlı koş yoksa treni kaçıracaksın.
Gitmek zorundayım aksi halde geç varacağım.
Tom başka boş odada tek başına oturdu.
Şimdi gitsen iyi olur, yoksa geç kalacaksın.
Sıkı tutun yoksa düşeceksin.
Işıkları aç, yoksa çalışamam.
Tom'un sesi boş odada yankılandı.
Tom işe yaramayan şeylerden sanat üretiyor.
Tom'un golü zevksiz geçen maçı canlandırdı.
Ben hastaydım, aksi halde toplantıya katılırdım.
Bunu yapmamız lazım yoksa zenginleşemeyiz.
O şamatacı ama yoksa çok kibar bir çocuk.
Kira yüksek, onun dışında oda tatminkar.
Mademki ben bir öğretmenim, başka türlü düşünüyorum.
Doğrudan havaalanına git. Yoksa geç kalacaksın.
Gençliğini boş harcama, aksi durumda daha sonra pişman olursun.
için elimden geldiğince hızlı tepki vermeye çalıştım.
- Acele et, yoksa onu göremezsin.
- Acele etmezsen onu göremezsin.
- Hızlı ol, öteki türlü onu göremeyeceksin.
Hemen başladık, aksi halde onu kaybetmiş oluruz.
Ben koştum ve koştum, aksi takdirde geç kalabilirdim.
Acele etsen iyi olur, aksi takdirde randevun için geç kalacaksın.
O gerçeği anlattı, aksi halde o cezalandırıldı.
Yoksa balıklar oraya gelmez. Bakın, bir tane geçiyor.
Çünkü dal aşağı düşer ve siz de yuvarlanırsınız.
ama eklem çevresindeki sıvılar gayet iyi görünüyor.
Gerçekten yüksek sesle konuşmalısın, yoksa o bizi anlamayacak.
Yollarını kaybettiler, yoksa çoktan varmış olurlardı.
O sıkı çalıştı; aksi halde sınavda başarısız olurdu.
Ben onun iyi bir kitap olduğunu düşünmüştüm fakat Jim başka türlü düşündü.
O dürüst ve çalışkandır ama erkek kardeşi bunların tam aksidir.
ama bizden daha iyi bilim insanlarına ve mühendislere sahip olmaları gerek, -aksi halde
Biz şu anda o elmaları toplamalıyız, yoksa çürürler.
Tom sana bunun dışında söylemedikçe, yarınki toplantıda olmalısın.
Tren geç kaldığı için şanslıydım. Yoksa onu kaçırırdım.
Demliği brülöre koy, yoksa çay soğuyacak.
Bu işlem hemen durdurulmalı, yoksa sunucu çökecek.
Çeviri benim için büyük bir zevk. Ben başka türlü yapmazdım.
Yemek çok lezzetli değildi ama bunun dışında parti bir başarıydı.
Biz Tom'a başka bir şey söylemedikçe, o yarınki toplantıda olmayı planlıyor.
Meşgulüm. Aksi takdirde davetini kabul ederdim.
Bunun dışında, onun ekleyecek bir şeyi yoktu.
O elinden geleni yaptı,yoksa ilk ödülü kazanamazdı
Bütün yolu koştum, yoksa treni yakalayamazdım.