Examples of using "Oak" in a sentence and their turkish translations:
Bir meşe ağacı kadar güçlü.
O bir meşe kesti.
Bir meşe ağacı.
Yıldırım meşeyi ayırdı.
Çiftler baş harflerini meşe ağaçlarına kazıdılar.
Tepede meşe ağaçları var mı?
Bu masa meşeden yapılmıştır.
Bu ormanda meşe ağaçları var.
Meşe ağacı fırtınadan sonra ayakta kaldı.
O, meşe ağacından bazı dallar kesti.
Gördüğün ağaç meşe.
Çift baş harflerini meşe ağacına kazıdı.
Çift meşe ağacının üzerine kendi baş harflerini kazıdı.
Arka bahçemizde büyük bir meşe ağacımız var.
Yaşlı meşe ağacı neredeyse evden daha yüksekti.
Bu Prof. Oak, deneyin başkanı.
Tom'un o çiçekleri meşe ağacının yanına dikeceğini düşünüyordum.
Tom'un, laleleri meşe ağacının yanına dikeceğini sanıyordum.
Sanırım bu, bu adadaki en yaşlı meşe ağacı.
Bugün, Oak Park'ın arazisinde benim gibi yürüyebilirsiniz
Sen bir çocukken bizim meşe ağacına tırmanırdın.
Yaşlı adam bir meşe kadar sağlıklı ve güçlüdür.
Zehirli sarmaşık ve zehirli meşe bitkiler arasındaki nasıl ayrım yapacağınızı biliyor musunuz?
Tom okulun önündeki büyük meşe ağacına adının baş harflerini kazıdı.
Julio, eski meşe ağacına kurduğum salıncakta sallanıyor.
Mahallenin gençleri meşe ağaçlarının altında dallar ve çalı çırpı topluyordu.
Akdeniz ormanlarında birçok çeşit ağacımız var: meşe, çam, söğüt, dişbudak, karaağaç ve diğerleri.
Meşe ağacının gölgesinde, Tom ve Mary bütün gün boyunca birbirlerine haiku okudu.
O büyük, ihtiyar meşe ağacının dibinde çimlere uzanıp, gövdesine adlarımızın baş harflerini kazıyacağım.