Translation of "Luck" in Turkish

0.013 sec.

Examples of using "Luck" in a sentence and their turkish translations:

- Good luck.
- Good luck!

- İyi şanslar.
- Başarılar!

- Wish me luck.
- Wish me luck!

Bana şans dile!

- Try your luck!
- Try your luck.

Şansını dene!

Good luck!

İyi şanslar!

Tough luck!

- Kötü talih!
- Şansına küs!

Good luck.

Başarılar!

Bad luck!

Kötü şans!

Luck turned.

Şans döndü.

- Good luck.
- Good luck!
- Break a leg!

- İyi şanslar!
- Başarılar!

- Good luck.
- Break a leg.
- Good luck!

Başarılar!

- You're in luck.
- You are in luck.

Siz şanslısınız.

- Good luck.
- Best of luck to you.

İyi şanslar.

- Good luck to you!
- Good luck to you.

Sana iyi şanslar!

We're in luck.

Biz şanslıyız.

Luck is blind.

Şans kördür.

It wasn't luck.

Şans değildi.

Sure. Good luck!

Tabii ki. Bol şans!

What is luck?

Şans nedir?

Good luck, Tom.

İyi şanslar, Tom.

Luck doesn't exist.

- Şans yoktur.
- Şans diye bir şey yoktur.

I'm in luck.

Şanslıyım.

What rotten luck!

Ne kötü bir şans!

Luck left him.

Şansı onu terk etti.

- I wish you good luck.
- I wish you luck.

Sana iyi şanslar diliyorum.

Luck makes us arrogant, bad luck makes us wise.

İyi şans bizi kibirlendirir, kötü şans ise bilgeleştirir.

- Don't push your luck.
- Do not push your luck.

Şansınızı zorlamayın.

- Black cats are bad luck.
- Black cats bring bad luck.

Kara kedi uğursuzluk getirir.

- Tom's not having much luck.
- Tom isn't having much luck.

Tom'un çok şansı yok.

His luck was back

şansı dönmüştü artık

I'll try my luck.

Ben şansımı deneyeceğim.

Better luck next time.

Gelecek sefere iyi şanslar.

You don't need luck.

Şansa ihtiyacın yok.

Luck is against me.

Şans benden yana değil.

Good luck convincing him.

Onu ikna etmek için iyi şanslar.

Good luck convincing her.

Onu ikna etmede iyi şanslar.

Don't bring bad luck.

Kötü şans getirme.

We wish you luck.

Size iyi şanslar diliyoruz.

You're pushing your luck.

Şansını zorluyorsun.

Goodbye and good luck.

Güle güle ve iyi şanslar.

You're out of luck.

Sen şanssızsın.

I have no luck.

Şansım yok.

It wasn't just luck.

Bu sadece şans değildi.

Everyone wished me luck.

Herkes bana şans diledi.

I wish them luck.

Onlara şans diliyorum.

Don't press your luck.

Şansını zorlama.

It was pure luck.

O saf şanstı.

I don't need luck.

Şansa ihtiyacım yok.

I won't need luck.

Şansa ihtiyacım olmayacak.

Tom is in luck.

Tom şanslı.

It was beginner's luck.

Bu acemi şansıydı.

Good luck in life.

Hayatta iyi şanslar.

I wish Tom luck.

Tom'a şans diliyorum.

Tom's luck eventually changed.

Tom'un şansı sonunda değişti.

Oh, just my luck!

Oh, tam benim şansıma!

Please wish me luck.

Lütfen bana şans dile.

I wish you luck.

- Sana iyi şanslar diliyorum.
- Sana şans diliyorum.

Maybe it's bad luck.

Belki kötü şanstır.

Good luck this weekend.

Bu hafta sonu iyi şanslar.

OK, wish me luck.

Tamam, bana şans dileyin.

Good luck, you guys.

İyi şanslar, çocuklar.

My luck has changed.

Şansım değişti.

I thought it was luck,

Şans olduğunu düşünmüştüm

Luck turned in my favor.

Şans benim lehine döndü.

Black cats are bad luck.

Siyah kediler kötü şanstır.

Tom wished Mary good luck.

Tom Mary'ye iyi şans diledi.

This is really bad luck!

Bu gerçekten kötü şans!

Why does luck hate you?

Neden şans senden nefret ediyor?

Why does luck hate her?

Şans neden ondan nefret ediyor?

Why does luck hate me?

Neden şans benden nefret ediyor?

Why does luck hate us?

Neden şans bizden nefret ediyor?

Tom can't believe his luck.

- Tom şansına inanamıyor.
- Tom bu kadar şanslı olduğuna inanamıyor.

Luck smiled on us then.

Şans sonra bize gülümsedi.

Good luck. You'll need it.

İyi şanslar. Buna ihtiyacın olacak.

Did you have any luck?

Hiç şansın var mıydı?

Good-bye and good luck.

Hoşça kal ve iyi şanslar.

We've had very bad luck.

Çok şanssızdık.

I think we're in luck.

Şanslı olduğumuzu düşünüyorum.

I make my own luck.

Ben kendi şansımı yaratıyorum.

I couldn't believe my luck.

Şansıma inanamadım.

You're my good luck charm.

Sen benim şans meleğimsin.

Our bad luck was temporary.

Kötü şansımız geçiciydi.

Good luck with your work!

İşinizde iyi şanslar!

I wish you good luck.

Sana iyi şanslar diliyorum.

You're out of luck, Tom.

Sen şanssızsın, Tom.

We survived by sheer luck.

- Şans eseri kurtulduk.
- Kurtulmamız tamamen şans eseriydi.

Sometimes it depends on luck.

Bazen bu şansa bağlıdır.

We're out of luck again.

Tekrar şanssızız.

Finally my luck is turning.

Sonunda şansım dönüyor.

Maybe your luck is changing.

Belki şansın değişiyor.