Translation of "Loyalty" in Turkish

0.004 sec.

Examples of using "Loyalty" in a sentence and their turkish translations:

I appreciate her loyalty.

Onun sadakatini takdir ediyorum.

Tom's loyalty is admirable.

- Tom'un sadakatı takdire şayandır.
- Tom'un bağlılığı takdire değerdir.

I question your loyalty.

Sadakatını sorguluyorum.

We admire your loyalty.

Sadakatınızı takdir ediyoruz.

Loyalty doesn't exist anymore.

- Vefa İstanbul'da bir semt adıdır.
- Vefa İstanbul'da bir semt adıymış meğer.

Are you questioning my loyalty?

Benim sadakatimi sorguluyor musun?

Does loyalty even exist anymore?

Vefa sadece İstanbul'da bir semt adı değil miydi?

Can I count on your loyalty?

Ben sadakatine güvenebilir miyim?

Tom's loyalty was never in doubt.

Tom'un sadakatinden hiç şüphe yoktu.

I only demand your complete loyalty.

Ben sadece senin tam bağlılığını talep ediyorum.

I pledged my loyalty to him.

Ona olan bağlılığımı taahhüt ettim.

You have my undying loyalty, Captain.

Sen benim sonsuz sadakatime sahipsin, Kaptan.

I require absolute loyalty of my employees.

Tüm çalışanlarımdan mutlak sadakat istiyorum.

No one's ever questioned my loyalty before.

Daha önce hiç kimse sadakatimi sorgulamamıştı.

You can't buy that kind of loyalty.

Bu tür sadakat alamazsın.

This company has a customer loyalty program.

Bu şirketin bir müşteri sadakat programı var.

This shows his loyalty to his friends.

Bu, onun, arkadaşlarına olan bağlılığını gösteriyor.

They can build trust and loyalty to their users.

kullanıcılarında güven ve bağlılık tesis edebileceğini fark etmeli.

Tom gained the respect and loyalty of his employees.

Tom çalışanlarının saygı ve bağlılığını kazandı.

It all comes down to a question of loyalty.

Her şey bir sadakat sorununa indirgeniyor.

I'm not used to having people question my loyalty.

İnsanların sadakatimi sorgulamasına alışık değilim.

What do we understand when we talk about loyalty?

Sadakat hakkında konuştuğumuzda ne anlıyoruz?

The dictator had the absolute loyalty of all his aides.

Diktatörün tüm yardımcıları ile ilgili mutlak sadakatı vardı.

The dictator had the absolute loyalty of all his assistants.

Diktatör yardımcılarının hepsinin mutlak sadakatine sahipti.

Like other Marshals – his loyalty to  Napoleon was despised by the ultra-royalists.  

hoş karşılanmadı - Napolyon'a olan sadakati ultra-kralcılar tarafından hor görüldü.

And a special bond was formed between  them, based on mutual respect and loyalty

aralarında karşılıklı saygı ve sadakate dayalı özel bir bağ kuruldu

Aware that loyalty, or at least compliance, cannot be guaranteed by flattery and gifts alone,

Bu bağlılık ve ya en azından itaat, sadece hediyeler ve pohpohlamakla garanti edilemezdi.

Throne of Moldavia, dutifully keeping the oath of loyalty he had given to his cousin.

destek verir ve ittifak yemini eder.

When Napoleon staged his coup of 18 Brumaire,  Lannes helped to ensure the army’s loyalty.

Napolyon 18 Brumaire darbesini gerçekleştirdiğinde, Lannes ordunun sadakatini sağlamaya yardımcı oldu.

Put him in an impossible situation – torn  both ways by his sense of duty and loyalty.

onu imkansız bir duruma soktu - görev ve sadakat duygusuyla her iki yönde de paramparça oldu.

3) And as soon as his troops are rested he quickly moves to secure the loyalty of Gallic tribes.

3) Ve ordusu dinlenir dinlenmez, Galyalı birliklerin bağlılığını güvence altına almak.