Translation of "Anymore" in Turkish

0.025 sec.

Examples of using "Anymore" in a sentence and their turkish translations:

- This is not funny anymore.
- This isn't fun anymore.
- This isn't funny anymore.

Bu artık eğlenceli değil.

- That is not possible anymore.
- That's not possible anymore.
- That isn't possible anymore.

Bu artık mümkün değil.

- He doesn't drink anymore.
- She doesn't drink anymore.

O artık içki içmiyor.

- I'm not teaching anymore.
- I don't teach anymore.

Ben artık öğretmenlik yapmıyorum.

- It's not important anymore.
- It isn't important anymore.

Artık önemli değil.

- It's not there anymore.
- It isn't there anymore.

Artık orada değil.

- You're not alone anymore.
- You aren't alone anymore.

Artık yalnız değilsin.

- It isn't here anymore.
- It's not here anymore.

O artık burada değil.

- It's not true anymore.
- It isn't true anymore.

Artık doğru değil.

- She isn't alone anymore.
- She isn't lonely anymore.

Artık yalnız değil.

- Tom seldom smiles anymore.
- Tom rarely smiles anymore.

Tom artık nadiren gülümsüyor.

- It isn't snowing anymore.
- It's not snowing anymore.

Artık kar yağmıyor.

- It isn't raining anymore.
- It's not raining anymore.

Artık yağmur yağmıyor.

- People don't say that anymore.
- We don't say that anymore.
- That isn't said anymore.

- Biz onu artık söylemiyoruz.
- Onu artık söylemiyoruz.

Don't say anymore!

Artık söyleme!

- No one goes there anymore.
- Nobody goes there anymore.

Artık oraya kimse gitmiyor.

- No one believes that anymore.
- Nobody believes that anymore.

Artık kimse ona inanmıyor.

- Nobody does that anymore.
- No one does that anymore.

- Artık onu hiç kimse yapmaz.
- Artık onu kimse yapmıyor.

- This is not funny anymore.
- This isn't funny anymore.

Bu artık eğlenceli değil.

- You very seldom smile anymore.
- You rarely smile anymore.

Artık nadiren gülümsüyorsun.

- She isn't lonely now.
- She isn't alone anymore.
- She isn't lonely anymore.
- He isn't lonely anymore.

Artık yalnız değil.

- Tom very seldom hugs Mary anymore.
- Tom seldom hugs Mary anymore.
- Tom rarely hugs Mary anymore.

Tom artık nadiren Mary'ye sarılıyor.

- I don't need this anymore.
- I don't need it anymore.

Artık buna ihtiyacım yok.

- Tom's not a baby anymore.
- Tom isn't a baby anymore.

Tom artık bir bebek değil.

- I won't go there anymore.
- I don't go there anymore.

Artık oraya gitmiyorum.

- It's not the same anymore.
- It isn't the same anymore.

Artık aynı şey değil.

- I'm not doing this anymore.
- I'm not doing it anymore.

Artık bunu yapmıyorum.

- Tom can't hurt you anymore.
- Tom cannot hurt you anymore.

Tom artık seni incitemez.

- I'm not a baby anymore.
- I'm not a baby anymore!

Artık bir bebek değilim!

- I won't tolerate it anymore.
- I won't tolerate that anymore.

- Artık buna katlanmayacağım.
- Artık buna müsamaha etmeyeceğim.
- Artık buna tahammül etmeyeceğim.

- You're not alone anymore, Tom.
- You aren't alone anymore, Tom.

Artık yalnız değilsin, Tom.

- It's not a problem anymore.
- It isn't a problem anymore.

Bu artık bir sorun değil.

- I don't hate them anymore.
- I don't hate her anymore.

- Artık onlardan nefret etmiyorum.
- Artık ondan nefret etmiyorum.

- I don't need it anymore.
- I don't need that anymore.

- Artık ona ihtiyacım yok.
- Bundan sonra ona ihtiyacım yok.

- It's not a secret anymore.
- It isn't a secret anymore.

Bu artık bir sır değil.

- It's not worth it anymore.
- It isn't worth it anymore.

O artık buna değmez.

- It's not my problem anymore.
- It isn't my problem anymore.

Bu artık benim sorunum değil.

- I cannot stand you anymore.
- I can't stand you anymore.

Artık sana katlanamam.

- I can't help you anymore.
- I cannot help you anymore.

Artık sana yardım edemem.

- Tom won't do that anymore.
- Tom won't do it anymore.

Tom artık onu yapmayacak.

- It's not as depressing anymore.
- It isn't as depressing anymore.

Artık rahatsız edici değil.

- Does anyone do that anymore?
- Does anybody do that anymore?

- Bunu yapan var mı hâlâ?
- Bunu yapan kaldı mı daha?

- I cannot stand this anymore.
- I can't stand this anymore.

Buna artık katlanamıyorum.

- Tom doesn't trust anyone anymore.
- Tom doesn't trust anybody anymore.

Tom artık kimseye güvenmiyor.

- I don't need this anymore.
- I don't need that anymore.

Artık buna ihtiyacım yok.

Don't say crazy anymore

Artık deli demeyin

Don't do it anymore

Yapmayın artık

And don't stretch anymore.

ve kendimizi daha fazla zorlamayız.

No one listens anymore.

Artık kimse dinlemiyor.

Let's not argue anymore.

Artık tartışmayalım.

I don't mind anymore.

Artık umurumda değil.

Don't disappoint me anymore.

Artık beni hayal kırıklığına uğratma.

I don't smoke anymore.

Artık sigara içmiyorum.

You're not young anymore.

Artık genç değilsin.

You can't read anymore?

Artık okuyamıyorsun?

I can't write anymore.

Artık yazamam.

I don't remember anymore.

Ben artık hatırlamıyorum.

I don't sleep anymore.

Artık uyumuyorum.

I'm not young anymore.

Artık genç değilim.

I can't remember anymore.

Artık hatırlayamıyorum.

I don't drink anymore.

Artık içmiyorum.

I'm not married anymore.

Artık evli değilim.

Tom isn't married anymore.

Tom artık evli değil.

Tom isn't young anymore.

Tom artık genç değil.

Tom isn't sick anymore.

Tom artık hasta değil.

Tom isn't lonely anymore.

Tom artık yalnız değil.

Tom isn't angry anymore.

Tom artık kızgın değil.

She isn't lonely anymore.

Artık yalnız değil.

I can't care anymore.

Artık umurumda değil.

She doesn't drink anymore.

O artık içmiyor.

We're not together anymore.

Biz artık birlikte değiliz.

Nobody trusts Tom anymore.

Artık kimse Tom'a güvenmiyor.

I'm not gambling anymore.

Ben artık kumar oynamıyorum.

I'm not angry anymore.

Artık kızgın değilim.

I'm not sure anymore.

Artık emin değilim.

I'm not mad anymore.

Artık kızgın değilim.

Don't do that anymore.

Artık bunu yapma.

I couldn't walk anymore.

Daha fazla yürüyemedim.

Tom isn't listening anymore.

Tom artık dinlemiyor.

Tom isn't scared anymore.

Tom artık korkmuyor.

Don't distract me anymore.

Beni artık rahatsız etme.

That isn't said anymore.

O artık söylenmiyor.

I'm not sleepy anymore.

Artık uykulu değilim.

I can't wait anymore.

Artık bekleyemem.

That doesn't happen anymore.

O artık olmaz.

This doesn't work anymore.

Bu artık işe yaramıyor.

It doesn't hurt anymore.

Artık ağrımıyor.

Nothing surprises me anymore.

Artık hiçbir şey beni şaşırtmıyor.

Nothing interests me anymore.

Artık hiçbir şey beni ilgilendirmiyor.