Translation of "Lamb" in Turkish

0.004 sec.

Examples of using "Lamb" in a sentence and their turkish translations:

- The lamb was killed by the wolf.
- The wolf killed the lamb.

Kuzu, kurt tarafından öldürüldü.

The wolf killed the lamb.

Kurt, kuzuyu öldürdü.

The lamb was cooked perfectly.

Kuzu mükemmel bir şekilde pişirildi.

The wolf attacked the lamb.

Kurt, kuzuya saldırdı.

Mary had a little lamb.

- Mary küçük bir kuzuya sahipti.
- Mary'nin küçük bir kuzusu vardı.

Mary's lamb follows her everywhere.

Mary'nin kuzusu onu her yerde izler.

I like to eat lamb kebabs.

Kuzu kebabı yemekten hoşlanırım.

The roast lamb is very good.

Rosto kuzu çok iyidir.

Roast lamb is eaten for Easter.

Paskalya için rosto kuzusu yenir.

Do you see my brother's lamb?

Erkek kardeşimin kuzusunu görüyor musun?

The lamb skins were also valuable.

Kuzularının derileri de değerli idi.

The lamb followed Mary to school.

Kuzu Mary'yi okula kadar izledi.

I like beef more than lamb.

Sığır etini koyun etinden daha çok severim.

Do you have any lamb ribs?

- Sizde kuzu kaburga var mı?
- Sizde kuzu pirzola var mı?

She likes to play with this lamb.

O bu kuzu ile oynamaktan hoşlanır.

Tom is as gentle as a lamb.

- Tom karıncayı bile incitmez.
- Tom yumuşak huylu.

The lamb was killed by the wolf.

Kuzu, kurt tarafından öldürüldü.

Right now, Tom is sleeping like a lamb.

Tom şu anda kuzu gibi uyuyor.

Have you got any preference between beef and lamb?

Dana ve kuzu eti arasında herhangi bir tercihin var mı?

For dinner, I had lamb cooked four different ways.

Akşam yemeği için dört farklı biçimde pişirilmiş kuzu etim vardı.

Tom had lamb chops, potatoes and mushroom soup for dinner.

Tom'un akşam yemeği için kuzu pirzola, patates ve mantar çorbası vardı.

Mary had a little lamb whose fleece was white as snow.

Mary'nin postu kar gibi beyaz olan küçük bir kuzusu vardı.

Mary had a little lamb, whose fleece was white as snow.

Mary'nin küçük bir kuzusu vardı, onun yünü kar gibi beyazdı.

Democracy is two wolves and a lamb voting on what to have for lunch.

Demokrasi öğle yemeği için ne yiyeceğini oylayan iki kurt ve bir kuzudur.