Translation of "Happier" in Turkish

I'm happier now.

Ben şimdi daha mutluyum.

Tom felt happier.

Tom kendini daha mutlu hissetti.

- Tom doesn't seem much happier.
- Tom isn't looking much happier.
- Tom doesn't seem to be much happier.

Tom çok daha mutlu görünmüyor.

Tom is happier now.

Tom şimdi daha mutlu.

I couldn't be happier.

Daha mutlu olamadım.

Tom isn't much happier.

Tom çok daha mutlu değil.

We couldn't be happier.

Daha mutlu olamazdık.

I've never been happier.

Hiç daha mutlu olmadım.

We've never been happier.

Hiç daha mutlu olmadık.

Tom looks happier today.

Tom bugün daha mutlu görünüyor.

I'm happier than you.

Ben senden daha mutluyum.

Tom felt much happier.

Tom çok daha mutlu hissetti.

Tom couldn't be happier.

Tom daha mutlu olamazdı.

You look happier today.

Bugün daha mutlu görünüyorsun.

- Nothing could've made Tom happier.
- Nothing could have made Tom happier.

Hiçbir şey Tom'u daha mutlu edebilirdi.

- Nothing would've made me happier.
- Nothing would have made me happier.

Hiçbir şey beni daha mutlu edemezdi.

He looks happier this time.

O bu kez daha mutlu görünüyor.

Tom has never been happier.

Tom hiç daha mutlu olmadı.

I've never seen Tom happier.

Tom hiç daha mutlu görmedim.

You look happier than usual.

Her zamankinden daha mutlu görünüyorsun.

Tom doesn't seem much happier.

Tom çok daha mutlu görünmüyor.

Tom looks happier than usual.

Tom her zamankinden daha mutlu görünüyor.

Tom isn't looking much happier.

Tom çok daha mutlu görünmüyor.

Tom must be happier now.

Tom şimdi daha mutlu olmalı.

Tom seems happier than usual.

Tom normalden daha mutlu görünüyor.

I couldn't have been happier.

Daha mutlu olamazdım.

I've never seen them happier.

Onları hiç daha mutlu görmedim.

I've never seen him happier.

Onu hiç daha mutlu görmedim.

I've never seen her happier.

Onu hiç daha mutlu görmedim.

Tom seems happier than before.

Tom öncekinden daha mutlu görünüyor.

I want to be happier.

Daha mutlu olmak istiyorum.

She's much happier than him.

O ondan çok daha mutludur.

Nothing would make me happier.

Hiçbir şey beni daha mutlu edemezdi.

Smiling can make you happier.

Gülümsemek sizi daha mutlu yapabilir.

So, is everyone happier now?

Peki, şimdi herkes daha mı mutlu?

Tom seemed happier than usual.

Tom her zamankinden daha mutlu görünüyordu.

You don't seem much happier.

Çok daha mutlu görünmüyorsun.

I feel much happier now.

Şimdi kendimi çok daha mutlu hissediyorum.

- Tom seemed to be much happier than Mary.
- Tom seemed much happier than Mary.

Tom Mary'den çok daha mutlu görünüyordu.

That was a much happier time.

Bu çok daha mutlu bir zamandı.

Tom is looking a bit happier.

Tom biraz daha mutlu görünüyor.

I couldn't be happier for you.

Senin için daha mutlu olamazdım.

Money doesn't necessarily make you happier.

Para mutlaka sizi mutlu etmez.

How can I make you happier?

Sizi nasıl daha mutlu yapabilirim?

Tom seems much happier than Mary.

Tom Mary'den çok daha mutlu görünüyor.

We couldn't be happier for you.

Sizin için daha mutlu olamazdık.

I couldn't be happier about that.

Bu konuda daha mutlu olamadım.

Tom and Mary couldn't be happier.

Tom ve Mary daha mutlu olamazdı.

I couldn't be happier for Tom.

Tom için daha mutlu olamam.

Tom is much happier than Mary.

Tom Mary'den çok daha mutlu.

Tom and I couldn't be happier.

Tom ve ben daha mutlu olamazdık.

Tom seems a little happier today.

Tom bugün biraz daha mutlu gibi görünüyor.

Tom is happier now, isn't he?

Tom şimdi daha mutlu, değil mi?

- Tom said he was much happier now.
- Tom said that he was much happier now.

Tom artık çok daha mutlu olduğunu söyledi.

Would you be happier if I stayed?

Kalsam daha mutlu olur musun?

I couldn't be happier for you guys.

Siz arkadaşlar için daha mutlu olamadım.

I've never been happier in my life.

Hayatımda asla daha mutlu olmadım.

I've just never seen you looking happier.

Sadece daha mutlu göründüğünü asla görmedim.

Maybe Tom would be happier somewhere else.

Belki Tom başka bir yerde daha mutlu olurdu.

Married people are happier than unmarried people.

Evli insanlar, evlenmemiş insanlardan daha mutlu.

I just wish Tom were happier here.

Ben sadece Tom'un burada daha mutlu olmasını diliyorum.

Tom seemed to be happier than usual.

Tom her zamankinden daha mutlu görünüyordu.

- Tom seems to be much happier than I am.
- Tom seems to be much happier than me.

Tom benden çok daha mutlu görünüyor.

If anything, my grandfather seems happier than before.

Bilakis, büyükbabam eskisinden daha mutlu görünüyor.

Now that Mary has left, Tom is happier.

Mademki Mary gitti, Tom daha mutlu.

I just want to be a little happier.

Ben sadece biraz daha mutlu olmak istiyorum.

Tom is happier than I've ever seen him.

Tom onu şu ana kadar gördüğümden daha mutlu.

Tom is happier than we've ever seen him.

Tom şimdiye kadar gördüğümüzden daha mutlu.

You deserve a chance for a happier life.

Sen daha mutlu bir yaşam için bir şansı hak ediyorsun.

Perhaps you would be happier in another job.

Belki başka bir işte daha mutlu olurdun.

I think we are happier than most people.

Çoğu insandan daha şanslı olduğumuzu düşünüyorum.

Tom is happier now that Mary has left.

Mary gittiği için, Tom daha mutlu.

He is none the happier for his wealth.

O, mal varlığından memnun değil.

Nothing makes me happier than eating good food.

Hiçbir şey beni iyi yemek yemekten daha mutlu edemez.

Tom's a lot happier since he changed jobs.

Tom işini değiştirdiğinden beri çok daha mutlu.

I feel happier than I've ever felt before.

Ben daha önce hissettiğimden daha mutlu hissediyorum.

Tom seems to be much happier than Mary.

Tom Mary'den çok daha mutlu görünüyor.

Tom seems to be much happier than me.

Tom benden çok daha mutlu görünüyor.

I'm happier now than I used to be.

Artık eskisinden daha mutluyum.

Tom seems like he's a lot happier now.

Tom şimdi daha mutlu gibi görünüyor.

- I would have been happier if I had stayed there.
- I would've been happier if I had stayed there.

Orada kalsaydım daha mutlu olurdum.

The rich are not always happier than the poor.

Zenginler her zaman fakirlerden daha mutlu değildir.

The more leisure he has, the happier he is.

Ne kadar boş vakit bulursa o kadar mutlu olur.

I couldn't be happier for the two of you.

İkiniz için daha mutlu olamazdım.

Tom seems a lot happier since you showed up.

Sen geldiğinden beri Tom çok daha mutlu görünüyor.

Tom seems a lot happier since he got divorced.

Tom boşandığından beri çok daha mutlu görünüyor.

Tom is much happier than he used to be.

Tom eskisinden çok daha mutlu.

I'd feel happier if you three went outside again.

Siz üçünüz yine dışarı giderseniz daha mutlu hissederim.

You wouldn't be any happier if I told you.

Sana söylesem daha mutlu olmazsın.

Nothing would make me happier than to see you happy.

Hiçbir şey beni seni mutlu görmekten daha mutlu etmezdi.

- Tom was convinced that he'd be happier if he moved to Boston.
- Tom was convinced he'd be happier if he moved to Boston.

Tom eğer Boston'a taşınırsa daha mutlu olacağı konusunda ikna edildi.

Tom is happier than I've seen him in a long time.

Tom'u uzun zamandır böyle mutlu görmedim.

- Those who laugh much are happier than those who laugh little.
- People who laugh a lot are much happier than those who don't laugh very much.

Çok gülenler, az gülenlerden daha mutludur.

If more people gave blood, the world would be a happier place.

Eğer daha çok kişi kan verseydi dünya daha mutlu bir yer olurdu.

If it were not for examinations, our school life would be happier.

Eğer sınavlar olmasaydı, okul hayatımız daha mutlu olurdu.

People who have children are happier than people who don't have children.

Çocukları olan insanlar çocukları olmayan insanlardan daha mutludur.

Tom looks happier today than he did the last time I saw him.

Tom bugün onu son gördüğümden daha mutlu görünüyor.