Translation of "Haircut" in Turkish

0.178 sec.

Examples of using "Haircut" in a sentence and their turkish translations:

Get a haircut.

Bir saç tıraşı ol.

Tom needs a haircut.

Tom'un saçını kestirmesi gerekiyor.

I need a haircut.

Saçımı kestirmem lazım.

Your haircut was fine.

Saç tıraşın iyiydi.

Tom got a haircut.

Tom bir saç tıraşı oldu.

I changed my haircut.

Saç stilimi değiştirdim.

- I need to have a haircut.
- I need to get a haircut.

Saç tıraşı olmam gerekiyor.

Tom just got a haircut.

Tom az önce bir saç tıraşı oldu.

Tom doesn't need a haircut.

Tom'un saç tıraşına ihtiyacı yok.

Did you get a haircut?

Saç tıraşı oldun mu?

I don't need a haircut.

Bir saç kesimine ihtiyacım yok.

That spider needs a haircut!

O örümceğin bir tıraşa ihtiyacı var!

I just got a haircut.

Az önce saç tıraşı oldum.

I got a haircut yesterday.

Dün saç tıraşı oldum.

Tom should get a haircut.

- Tom saçını kestirmeli.
- Tom'un saç tıraşı olması lazım.

- Tom said you needed a haircut.
- Tom said that you needed a haircut.

Tom bir saç tıraşına ihtiyacın olduğunu söyledi.

Do you like my new haircut?

Yeni saç kesimimi beğeniyor musunuz?

Where do you get a haircut?

Nerede saç tıraşı olursun?

I get a haircut every month.

Her ay saçlarımı kestiriyorum.

Does Tom like your new haircut?

Tom yeni saç kesimini beğeniyor mu?

Why don't you get a haircut?

Niçin bir tıraş olmuyorsun?

They made fun of Jack's haircut.

Onlar Jack'in saç kesimi ile alay ettiler.

You need to get a haircut.

Bir saç tıraşı olman gerekiyor.

It's time to get a haircut.

Saç kestirme zamanı geldi.

I'm getting a haircut on Wednesday.

Çarşamba günü saçımı kestiriyorum.

Tom needs to get a haircut.

Tom saçını kestirmeli.

You should really get a haircut.

Gerçekten bir saç tıraşı olmalısın.

Do you get a haircut often?

- Sık sık saçını kestiriyor musun?
- Sık sık saç tıraşı olur musun?

- I think you should get a haircut.
- I think that you should get a haircut.

Sanırım saç tıraşı olmalısın.

I got a shave and a haircut.

Ben tıraş oldum.

It's about time you got a haircut.

Saç tıraşı olmanın zamanı geldi de geçiyor.

He gets a haircut once a month.

O, ayda bir kez tıraş olur.

It's high time you had a haircut.

Artık saçlarını kesmenin zamanı geldi de geçiyor.

I couldn't help laughing at his haircut.

Onun saç tıraşına gülmekten kendimi alamadım.

Frankly speaking, I don't like your haircut.

Açıkçası, saç kesimini sevmiyorum.

I still need to get a haircut.

Hâlâ saç tıraşı olmam gerekiyor.

I don't want to get a haircut.

Saç tıraşı olmak istemiyorum.

Do you think I need a haircut?

Bir saç tıraşına ihtiyacım olduğunu düşünüyor musun?

It is time you had a haircut!

Saç tıraşı olmanın zamanı geldi!

Tom looked so different after his haircut.

Tom saçını kestirdikten sonra oldukça farklı görünüyordu.

I really need to get a haircut.

Cidden saç tıraşı olmam gerekiyor.

You really need to get a haircut.

Gerçekten bir saç tıraşı olmalısın.

Tom gets a haircut once a month.

Tom ayda bir kere saç tıraşı olur.

I need to go get a haircut.

Saçımı kestirmeye gitmeliyim.

- You need not have a haircut this week.
- You don't need to get a haircut this week.

Bu hafta saç tıraşı olmana gerek yok.

He gets a haircut three times a month.

O, ayda üç kez saç tıraşı olur.

I could not help laughing at his haircut.

Onun saç kesimine gülmemek için kendimi tutamadım.

- Your hair wants cutting.
- You need a haircut.

Saç tıraşına ihtiyacın var.

Soon I have to go get a haircut.

Yakında saçımı kestirmeye gitmek zorundayım.

You need not have a haircut right now.

Şimdi bir saç tıraşı olmana gerek yok.

What do you think of my new haircut?

Yeni saç kesimim hakkında ne düşünüyorsun?

- Why don't you get a haircut?
- Get a haircut.
- Go to the barbershop.
- You should go to the barbershop.

Berbere gitmelisin.

It cost him 3,000 yen to get a haircut.

Saç tıraşı olmak ona 3,000 yene mal oldu.

Where do you usually go to get a haircut?

Saçını kestirmek için genellikle nereye gidersin?

- Please cut my hair.
- Please give me a haircut.

Lütfen saçımı kes.

Tom gets a haircut about three times a year.

Tom saçını yılda yaklaşık üç defa kestirir.

You don't need to get a haircut this week.

Bu hafta saç tıraşı olmana gerek yok.

Tom has decided not to get a haircut until spring.

Tom, ilkbahara kadar saç tıraşı olmamaya karar verdi.

Tom would be almost handsome if he got a haircut.

Saçını kestirse, Tom neredeyse yakışıklı olur.

How much does it cost to get a haircut nowadays?

Bugünlerde bir saç tıraşı olmanın maliyeti nedir?

Everyone in the class made fun of Tom's new haircut.

Sınıftaki herkes Tom'un yeni saç tıraşıyla alay etti.

- The barber gave him a haircut.
- The barber cut his hair.

Berber onun saçını tıraş etti.

- I need a haircut.
- I need to get my hair cut.

Saçımı kestirmem lazım.

I think it's about time for me to get a haircut.

Sanırım saç tıraşı olmamın zamanı geldi.

I want to get a haircut before I go on the trip.

Yolculuğa çıkmadan önce saç tıraşı olmak istiyorum.

I hadn't really noticed Tom got a haircut until you mentioned it.

Sen bahsedinceye kadar Tom'un saç tıraşı olduğunu gerçekten fark etmedim.

Tom has gone to get a haircut, but he should be back soon.

Tom saç tıraşı olmak için gitti ama yakında geri dönmeli.

Tom noticed that Mary had a new haircut, and paid her a compliment.

Tom, Mary'nin yeni bir saç kesimi olduğunu fark etti ve ona iltifat etti.

The USA is the most dangerous place in the world to have a haircut.

ABD saç tıraşı olmak için dünyadaki en tehlikeli yer.

- You should get your hair cut.
- Your hair wants cutting.
- Your hair needs cutting.
- You need a haircut.

- Saçını kestirmelisin.
- Saç tıraşına ihtiyacın var.

- I don't want to cut my hair.
- I don't want to get my hair cut.
- I don't want to get a haircut.

Saçımı kesmek istemiyorum.