Translation of "Foot" in Turkish

Foot by foot.

Adım adım.

My foot!

Ayağım!

Ouch! My foot!

Ah, ayağım!

My foot hurts.

Ayağım acıyor.

Watch your foot.

Adımına dikkat et.

- You're standing on my foot!
- You're standing on my foot.

Ayağımda duruyorsun.

- Tom arrived here on foot.
- Tom got here on foot.

Tom buraya yürüyerek geldi.

I'll foot the bill.

Senedi ödeyeceğim.

I came on foot.

Yaya geldim.

My foot fell asleep.

Ayağım karıncalandı.

I traveled on foot.

Yaya olarak dolaştı.

I went on foot.

- Ben yürüyerek gittim.
- Yaya olarak gittim.
- Tabanvayla gittim.
- Yürüyerek gittim.
- Yayan gittim.

I need foot lotion.

Ayak losyonuna ihtiyacım var.

We traveled on foot.

Biz yaya gezdik.

I go on foot.

Yürüyerek giderim.

Tom arrived on foot.

Tom yaya geldi.

I hurt my foot.

Ben ayağımı incittim.

My foot really hurts.

Ayağım gerçekten ağrıyor.

My foot is aching.

Ayağım ağrıyor.

Tom has athlete's foot.

Tom'un atlet ayağı var.

Tom fled on foot.

Tom yürüyerek kaçtı.

My foot was amputated.

Ayağım kesildi.

My foot is bleeding.

Ayağım kanıyor.

- Who will foot the bill?
- Who's going to foot the bill?

Hesabı kim ödeyecek?

- You must've hurt your foot.
- You must have hurt your foot.

Ayağını incitmiş olmalısın.

- He goes to school on foot.
- She goes to school on foot.

- O, okula yaya gider.
- O, okula yürüyerek gider.

- I can go there on foot.
- I can go there by foot.

Oraya yaya gidebilirim.

If you put your mind into your foot, it becomes the foot.

Eğer zihninizi ayağınıza koyarsanız, o, ayak olur.

My right foot is sleeping.

Sağ ayağım uyuşuyor.

Everybody put their foot down.

Herkes ayak diredi.

It's fifteen minutes on foot.

Yürüyerek on beş dakika.

Tom stepped on Mary's foot.

Tom, Mary'nin ayağına bastı.

I was going on foot.

Ben yürüyerek gidiyordum.

Are we going on foot?

Yaya mı gideceğiz?

Tom tapped his foot nervously.

Tom sinirli olarak ayağını vurdu.

I will go on foot.

Ben yaya gideceğim.

Tom stepped on my foot.

Tom ayağıma bastı.

I'm putting my foot down.

Ayağımı yere koyuyorum.

The snow's a foot deep.

Kar bir ayak derin.

Someone stepped on my foot.

Birisi ayağıma bastı.

Mary stomped her foot angrily.

Mary kızgın bir şekilde ayağını yere vurdu.

What happened to your foot?

Ayağına ne oldu?

My left foot is asleep.

Benim sol ayağım uyuştu.

He arrived here on foot.

O buraya yürüyerek geldi.

I am massaging my foot.

Ayağıma masaj yapıyorum.

Tom hurt his right foot.

Tom sağ ayağını incitti.

Tom has a foot fetish.

Tom'un ayak fetişi vardır.

He went home on foot.

- Eve yürüyerek gitti.
- O, eve yayan gitti.
- O, eve yürüyerek gitti.

I usually go on foot.

Genelde yaya giderim.

Who will foot the bill?

Hesabı kim ödeyecek?

Tom went home on foot.

- Tom eve yürüyerek gitti.
- Tom eve yaya gitti.

Both suspects fled on foot.

Her iki şüpheli de yürüyerek kaçtı.

The suspects fled on foot.

Şüpheliler yürüyerek kaçtılar.

The man fled on foot.

Adam yürüyerek kaçtı.

I stepped on Tom's foot.

Tom'un ayağına bastım.

A foot has five toes.

Bir ayakta beş parmak vardır.

Tom is six foot tall.

Tom 1.83 metre boyundadır.

I got here on foot.

Buraya yürüyerek geldim.

The horse stomped its foot.

At ayağını yere vurdu.

Tom got here on foot.

Tom buraya yayan gelmiş.

Every time I moved my foot.

çıkartma sesi çıkarıyordu.

People used to travel on foot.

İnsanlar yürüyerek seyahat ederlerdi.

Tom goes to school on foot.

- Tom okula yaya gider.
- Tom okula yayan gider.

Don't set foot in that neighborhood.

O mahalleye ayak basmayın.

You'd better go there on foot.

Oraya yürüyerek gitsen iyi olur.

Take your foot off the clutch.

Ayağını debriyajdan kaldır.

He was bound hand and foot.

- Onun eli kolu bağlıydı.
- O hiçbir şey yapamaz durumdaydı.

I felt something touch my foot.

Ayağıma bir şey dokunduğunu hissettim.

Tom shot himself in the foot.

Tom kendini ayağından vurdu.

They go to work on foot.

Onlar işe yürüyerek giderler.

I can walk there on foot.

Oraya yaya gidebilirim.

Tom is getting a foot massage.

Tom bir ayak masajı yaptırıyor.

- How's your leg?
- How's your foot?

Bacağın nasıl?

Mary stamped her foot three times.

Mary ayağını üç kez sertçe vurdu.

Tom gave Mary a foot massage.

Tom Mary'ye ayak masajı yaptı.

I can go there by foot.

Oraya yürüyerek gidebilirim.

- We'll walk.
- We'll go on foot.

Biz yürüyeceğiz.

Tom injured his foot playing soccer.

Tom futbol oynarken ayağını yaraladı.

I couldn't move my right foot.

Sağ ayağımı kımıldatamıyordum.

My left foot just fell asleep.

Sol ayağım az önce uyuştu.

He gave her a foot massage.

O ona bir ayak masajı yaptı.

He goes to school on foot.

- O, okula yaya gider.
- Okula yayan gidiyor.
- Okula yürüyerek gider.

- We went on foot.
- We walked.

- Biz yaya gittik.
- Biz yürüyerek gittik.

Who's going to foot the bill?

Hesabı kim ödeyecek?

The doctor is examining the foot.

Doktor ayağı inceliyor.

"How did you come?" "By foot."

"Nasıl geldin?" "Yaya olarak."

We can go both on foot.

İkimiz de yaya gidebiliriz.

I prefer to travel on foot.

Yürüyerek seyahat etmeyi tercih ediyorum.

I accidentally stepped on Tom's foot.

Yanlışlıkla Tom'un ayağına bastım.

Sami's iguana was three foot long.

Sami'nin iguanası üç ayak uzunluğundaydı.

Can you stand on one foot?

Bir ayak üzerinde durabilir misin?